Bundan sonra sizler için acıdan başka bir şey olmayacak. | Open Subtitles | ولن يكون هناك شيء سوى الألم لكما من الآن فصاعد. |
Sizin için korkuyorum, çünkü bu acıdan başka bir şey getirmeyecek. | Open Subtitles | يخيفني عليكما لأني أعرف أن ذلك لن يجلب لكما شيئاً سوى الألم |
Meteor yağmurundan beri onlara acıdan başka bir şey getirmedim. | Open Subtitles | منذ سقوط النيزك وأنا لم أجلب لهم سوى الألم |
Yaşam ona acıdan başka bir şey vermemesine rağmen bu uğurda kendini feda eden gerçek bir aziz. | Open Subtitles | إنها قديسة تضحي بنفسها و التي لا تجلب لها حياتها سوى الألم |
Ona olan aşkınızı kendi çıkarına kullandı ve size acıdan başka bir şey tattırmadı. | Open Subtitles | تلاعبت بحبّكما لها، ولم تخلّف سوى الألم. |
Ağabeyine ihanet edeceğine yemin ettiğin kanun adamı yerine sana acıdan başka bir şey vermemiş ağabeyini seçmen çok dokunaklı olsa gerek. | Open Subtitles | أظن هذا يثلج الصدر رؤيتك تختارين أخيك الذي لم يقدم سوى الألم على القانوني الذي أقسمت على خيانته لأجله |
Ivan ve benim aramda acıdan başka bir şey kalmadı. | Open Subtitles | لم يعد هناك بينى بين إيفان سوى الألم |
Her şeyi gönderdi ve_BAR_geriye acıdan başka bir şey kalmadı. | Open Subtitles | كل شىء يذهب لبعيد و لا يبقى سوى الألم |
32 yıl önce izin verdik ve bize acıdan başka bir şey vermedin. | Open Subtitles | ) دعوناك للدخول طوال الـ32 عاماً المنصرمة ولم يجلب لنا ذلك سوى الألم |
Orada acıdan başka bir şey yok. | Open Subtitles | لا شيء هناك سوى الألم و المعاناة |
- Şu anda acıdan başka bir şey hissetmiyorum zaten. | Open Subtitles | لا أشعر بأي شيء سوى الألم الآن |
O eski paçavra bize acıdan başka bir şey getirmedi. | Open Subtitles | -تلك الخرقة البالية لم تجلب لنا سوى الألم |
Var oluşun insanlara acıdan başka bir şey getirmiyor. | Open Subtitles | فإنّ وجودكِ لا يورد الآخرين سوى الألم. |