| Ben de tüm film boyunca Acılar içinde oturdum. | Open Subtitles | وهكذا جلست هناك، وكنت فقط في العذاب طوال الوقت. |
| İsa çarmıha gerildiğinde ve asılı kaldığında Acılar içinde bağırdı: "Tanrım, Tanrım!" | Open Subtitles | عندما كان المسيح يُثبت على الصليب ويُعلّق هناك في العذاب صرخ قائلاً: "يا إلهي، يا رب" |
| Galler Prensesi'yle oturup Acılar içinde film izledim. | Open Subtitles | جلست في ألم الكلي مشاهدة الفيلم مع أميرة ويلز، |
| Korkunç Acılar içinde hastanede geçecek bir yıl değil. | Open Subtitles | سنة بالمشفى في ألم مبرح ليست كذلك |
| Karacaysa yerde Acılar içinde yatıyordu. | Open Subtitles | وهذا الفرس ممد يتألم بشدة |
| -Burada cinsel bir birliktelik yüzünden Acılar içinde kıvrandığın sırada yeni bir birlikteliğin yolunu yapmaya çalışıyorsun. | Open Subtitles | أنت تجلس متألّم هنا بسبب لقاء جنسي... . والأن تحاول جرف واحده إخرى... |
| Onun Acılar içinde ölmesini mi istiyorsunuz? | Open Subtitles | هل تريدني أن أدعها تموت بعذاب ؟ |
| Acılar içinde kıvranıyor. | Open Subtitles | إنها تعاني في العذاب |
| Acılar içinde kıvranalım. | Open Subtitles | لنذهب و لنزحف في العذاب |
| Korkunç Acılar içinde hastanede geçecek bir yıl değil. | Open Subtitles | سنة بالمشفى في ألم مبرح ليست كذلك |
| Büyük Acılar içinde. | Open Subtitles | انها في ألم شديد. |
| Karacaysa yerde Acılar içinde yatıyordu. | Open Subtitles | وهذا الفرس ممد يتألم بشدة |
| On yedi saat boyunca, Acılar içinde kıvranarak öldü. | Open Subtitles | ومات بعذاب شديد ..سبع عشرة ساعة |
| Kazığa attı kendisini, Acılar içinde öldü. | Open Subtitles | لقد طعنت نفسها وماتت بعذاب |