Acil servisteki dâhilere söyle, ona tebeşir ve nalokson versinler. Beni takip etmeyi de bırak. | Open Subtitles | اخبر عباقرة غرفة الطوارئ أن يعطوه التشاركول و النالوكسان، كف عن متابعتي |
Bugün Acil servisteki yatakların bir sürü saçmalıkla dolu olmasının dışında mı? | Open Subtitles | بغض النظر عن الحماقه التى اقوم بها فى غرفة الطوارئ اليوم؟ |
Acil servisteki gerçek acil durumları olan o insanları görünce, kendimi aptal gibi hissettim. | Open Subtitles | بعد رؤية أولائك الناس في غرفة الطوارئ بضرورة مُلحة , شعرت بالسخافة |
Ona Acil servisteki işi teklif ettiğinizi biliyorum, reddettiğini de. | Open Subtitles | أعلم أنكِ عرضت عليه وظيفة في قسم الطوارئ, والتي قام برفضها |
Dinah ile Acil servisteki insanlarla görüşüp saldırı hakkında daha fazla bilgi almaya çalıştık. - Alamadık. | Open Subtitles | (داينا) وأنا حاولنا تحصيل معلومات إضافية من وحدة الطوارئ. |
Acil servisteki tüm telefonları sadece bir hatta bağlayın. | Open Subtitles | ضع مراقبة على كل خطوط الهاتف فى غرفة الطوارىء |
Acil servisteki doktorlar, "Bazı testler yaptık, Veronica. | TED | قال لها طبيب الطوارئ: “ فيرونيكا، لقد أجرينا بعض التحاليل |
Yani Acil servisteki hemşireler adamın hem sıcak kahve hem de soğuk gazoz sevdiğini farketmemişlerdir. | Open Subtitles | و كذلك الممرضات المنشغلين علي أن يلاحظوا أن المريض يحب القهوة الساخنة و الصودا الباردة كليهما |
Acil servisteki doktor onu evine gönderecekti. | Open Subtitles | طبيب غرفة الطوارئ كان سيرسلها للمنزل |
Acil servisteki doktor kanser olduğunu söyledi. | Open Subtitles | أطباء غرفة الطوارئ قالو أنه السرطان |
Tamam, o halde Mandy'i birkaç gün önce tedavi eden Acil servisteki doktorla temasa geç. | Open Subtitles | حسناً، إذن اتّصل بطبيب غرفة الطوارئ الذي عالج (ماندي) قبل يومين. |
Acil servisteki Zach'le yatıyor. | Open Subtitles | هى تقيم علاقه مع(زاك)من غرفة الطوارئ |
Greg,morfin ve naloksofon için Acil servisteki bağlantılarını kullanmıştı | Open Subtitles | يستخدم (غريغ) علاقاته في قسم الطوارئ للحصول على كل من "المورفين" و"النالوكسون" |
Dr. Creel, Acil servisteki hemşirelerden biri bir psikiyatrik danışma için sizin adınızı verdi. | Open Subtitles | د. كريل)، ممرضة من قسم الطوارئ) إستدعتكَ للتو من أجل إستشارة نفسية. |
Acil servisteki hemşire Ted. | Open Subtitles | الممرض (تيد) من قسم الطوارئ. |
Dinah ile Acil servisteki insanlarla görüşüp saldırı hakkında daha fazla bilgi almaya çalıştık. - Alamadık. | Open Subtitles | (داينا) وأنا حاولنا تحصيل معلومات إضافية من وحدة الطوارئ. |
Acil servisteki bir kadın... | Open Subtitles | فقط إمرأه في غرفة الطوارىء |
Çünkü Acil servisteki iş için bir cevaba ihtiyacım var. | Open Subtitles | لأني أحتاج جوابا من أجل وظيفة طبيب الطوارئ |
Yani Acil servisteki hemşireler, adamın hem kahve hem de kola sevdiğini fark etmemiş. | Open Subtitles | و كذلك الممرضات المنشغلين علي أن يلاحظوا أن المريض يحب القهوة الساخنة و الصودا الباردة كليهما |