Bu açlığın ve adaletsizliğin sonu olacak, yorgun insan kalmayacak. | Open Subtitles | ستكون نهاية الجوع, نهاية الظلم لا مزيد من الناس المستنزفين |
Bu adaletsizliğin bazı bölümlerini gideremeyeceğimizi biliyorum çünkü güvenli bir dünyaya doğru gitmiyoruz. | TED | وأنا أعلم أننا لسنا قادرين على معالجة بعضا من ذلك الظلم لأننا لسنا في طريقنا لعالم آمن. |
Şimdi, bu adaletsizliğin ortasında, Flint sakinleri bir araya geliyorlardı. | TED | خلال هذا الظلم كله، كان سكان فلينت يتجمعون معًا. |
Kokuyorlarsa, nedeni adaletsizliğin pis kokusudur. | Open Subtitles | إذا كانوا معبقين برائحه فإنها رائحة الظلم الكريهه |
Bunun sebebi, adaletsizliğin beynimizin tehlikeler ve sağ kalmayla ilgilenen ilkel ve sürüngen kısmını tetikler ve adaletsizlik bir tehdidi tetiklediğinde düşünebildiğimiz tek şey odur. | TED | وهذا لأن الإجحاف يثير الجزء الفطري الزاحف من أدمعتنا، الجزء الذي يتعامل مع التهديدات والبقاء، وعندما يثيرُ الإجحاف التهديد، هذا كل ما نستطيع التفكير بشأنه. |
Kokuyorlarsa, nedeni adaletsizliğin pis kokusudur. | Open Subtitles | إذا كانوا معبقين برائحه فإنها رائحة الظلم الكريهه |
Bunun gibi bir orduyla, dünyaya yeniden şekil verebilirsin... adaletsizliğin kökünü kazıyabilirsin. | Open Subtitles | بجيش مثل هذا، يمكنكِ صياغة العالم في شكل جديد يمكنكِ أن تستأصلي الظلم |
Kendilerinin bir tür adaletsizliğin ve gereksiz şiddetin kurbanı olduklarının farkına vardılar. | Open Subtitles | هم يعلمون انهم الضحايا ضحايا الظلم ضحايا العنف الغير مبرر |
"Bazı ruhani gelenekler büyük bir kötülüğün ya da adaletsizliğin zaman döngüsü içerisinde düzenelene kadar lanetleniceğine inanır." | Open Subtitles | هنالك بعض التقاليد التي تعتقد بأنَّ الشرُّ العظيم، أو الظلم الكبير قد يتمُّ لعنه من خلال حلقةٍ زمنية حتى يتمُّ اعتداله |
Aşağılamanın ta kendisi... adaletsizliğin de ta kendisi! | Open Subtitles | والذل المحض في الامر الظلم المحض في الامر |
Yapılan adaletsizliğin gerçeğe ulaşmasını ümit eden insanlar var. | Open Subtitles | هناك أولئك الذين يأملون أن حقيقه الظلم الذى اصاب |
Ve bu adaletsizliğin büyük bir bölümü son dönemde kabul gören iş hayatı uygulamalarıyla | TED | والكثير من الظلم هذا أصبح ممكناً بسبب الممارسات التجارية المقبولة حالياً . |
Ve yerli halklar olarak biz, adaletsizliğin ne olduğunu biliyoruz. | TED | ونحن كسكان أصليين نعرف ما هو الظلم. |
Herkesin refahı için adaletsizliğin kökü kazınacak. | Open Subtitles | القضاء على الظلم مما أدى إلى رفاهية الجميع! |
Herkesin refahı için adaletsizliğin kökü kazınacak. | Open Subtitles | 'القضاء على الظلم' 'مما أدى إلى رفاهية الجميع! |
- Olmaz. Hayatım boyunca adaletsizliğin ve sahtekarlığın dürüstlük bayrağı çektiğini gördüm. | Open Subtitles | قضيت حياتي ارى الظلم والغدر |
O,adaletsizliğin devam etmesine izin vermedi. Buna direndi. | Open Subtitles | لكنّه لا يترك إستراحة الظلم. |
adaletsizliğin verdiği acıya katlanmayı da öğrenmelisin. | Open Subtitles | لو تعلمت تحمل الظلم والمعاناة |
adaletsizliğin aleyhinde konuşmalısın. | Open Subtitles | لابد أن تعترضوا على الظلم |
adaletsizliğin hiç olmadığı yere. | Open Subtitles | لا يسوده الظلم |
Bilim oldukça iyi bir şekilde adaletin neden iyi olduğunu ve adaletsizliğin bizi neden savunmacı yaptığını açıklıyor, ama bilim aynı zamanda adil bir ortamda sadece kare olmayı değil, kare olma eğilimi gösterdiğimizi ve bunun da diğer insanlara adil bir fırsat sağladığını gösteriyor. | TED | لذلك يشرحُ العلم بشكل جميل لماذا الإنصاف جيد ولماذا يجعلنا الإجحاف في موقفٍ دفاعي حقًا، ولكن يبينُ العلم أيضًا أن البيئة المُنصفة، ليست فقط تجعلنا أن نرغب لنكون لطيفين، ولكن نميلُ لنكون كذلك. ويسمحُ هذا للآخرين أن يكونوا منصفين بالمقابل. |