"adaletsizlikleri" - Translation from Turkish to Arabic

    • الظلم
        
    Ve çağlar içinde, hastalıkları, deliliği, suçu ve tüm adaletsizlikleri ortadan kaldırdıklarında yine büyük bir iyilikseverlikle dış uzaya yönelmişler. Open Subtitles وعبر دهور طويلة حينما استطاعوا أن يتخلصوا من المرض والعته والجريمة وكل أشكال الظلم تطلعوا، بكل حب نحو الفضاء الخارجي
    Tüm sosyal adaletsizlikleri yenemediler. TED ولم يستطيعوا أن يهزموا كل الظلم الاجتماعي.
    Yaşlı insanlar adaletsizlikleri umutsuzlukla değil de merhametle değerlendirebiliyorlar. TED يستطيع كبار السن رؤية مكامن الظلم بنوع من الشفقة، لكن دون يأس.
    Gecmisteki adaletsizlikleri... unutana kadar... onlara ayricaliklar taniyoruz. Open Subtitles إقطع عنه لفترة حتى يمكن أن يُتغلب عليه هذا الظلم التاريخي هذه هراء ..
    Adil Ticaret, satın aldığımız ürünlerin imalatında işçi ve çiftçilerin asgari ücret alamadığı ve de çevrenin hiç bir şekilde önemsenmediği, büyük ölçüde iyi çalışmayan, uluslararası ticaret sisteminde mevcut sosyal adaletsizlikleri düzeltmek adına verilen, kamusal bir tepkidir. Open Subtitles التجارة العادلة هي رد فعل الجمهور لتصحيح الظلم الاجتماعي في نظام التجارة الدولية التي هي مختلة إلى حد كبير،
    Köyündeki kız çocukların ve kadınların her gün karşılaştığı adaletsizlikleri görüyor ve not alıyordu. TED هي تلاحظ ، و تراقب الظلم اليومي الذي تواجهه النساء والفتيات في قريتها .
    Bana bu kehanetten bahsettiğinde bir saniyeliğine oturdum ve bugün dünyamızda gördüğümüz bütün adaletsizlikleri, dünyamızda gördüğümüz su kıtlığını düşündüm. Ve ona şunu söyledim; "Nokomis, Büyükanne, bence biz çoktan o kehanetin gerçek olduğu vakitteyiz." TED عندما أخبرتني عن هذه النبوءة جلست لبرهة. وفكرت في كل الظلم الذي نراه في عالمنا اليوم. أزمة الماء التي نراها اليوم في عالمنا. وقلت: " نوكوميس جدتي، أشعر أننا في ذلك اليوم الذي تحدثت عنه النبوءة."
    Cezasını görmeyecek adaletsizlikleri düşün. Open Subtitles الظلم الذي لن يتلقي أيّ رد.
    Langata maksimum güvenlikli kadın cezaevinde bir senelik cezamı tamamladığımda, yoksulluk nedeniyle hapishane içinde ve dışında hayatın döner kapısına sıkışmış kadın ve küçük kızlara yapılan tanık olduğum tüm adaletsizlikleri gidermek için dönüşümün bir parçası olmak için yanıp tutuşuyordum. TED ومع نهاية فترة عقوبتي في "سجن لانجاتا النسائي شديد الحراسة"، تكونت لدي قناعة تامة بأن أكون عاملًا في محاولة إنهاء الظلم والذي تعرضت له تلك النساء والفتيات واللاتي حوصرن بين كفى رحي الحياة داخل السجن وخارجها نتيجة لفقرهم.
    Bu adaletsizlikleri ifşa etmeye çalışıyoruz. Open Subtitles -وهذا هو الظلم الذي نحاول كشفه .
    McClarenTruth adaletsizlikleri açığa çıkarmaya devam edecek. Open Subtitles حقائق مكلارين) ستستمر في كشف الظلم)

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more