"ailesiyle birlikte" - Translation from Turkish to Arabic

    • مع عائلته
        
    • مع والديه
        
    • مع عائلة
        
    • مع والديها
        
    • مع العائلة
        
    • مع عائلاتهم
        
    • مع عائلتها
        
    • برفقة عائلته
        
    • بقية عائلتها
        
    Noel arefesini ailesiyle birlikte geçirme konusunda inatçı olmaması ...çok kötü. Open Subtitles عجباً، فهو لم يهتم حتى أن يمضي ليلة العيد مع عائلته
    Ben buraya geldigimde o oldu ama simdi ailesiyle birlikte Provence kaliyor. Open Subtitles وكان عندما وصلت هنا، لكنه هو البقاء في بروفانس مع عائلته الآن.
    Babanın neden ailesiyle birlikte yaşayamadığını hiç merak etmedin mi? Open Subtitles الكل كان يتسائل لما والدك لا يستطيع العيش مع عائلته.
    Ben ailesiyle birlikte kalan ve sevgilisiyle sevişebilmek için bebek bakıcılığı yapan yetişkin bir erkeğim. Open Subtitles انا رجل راشد يعيش مع والديه ومضطر للقبول برعاية الأطفال كي يتمكن من معانقة صديقته
    Kalplerimiz göçüp giden gencin ailesiyle birlikte, ve benim dualarım çünkü inanıyorum ki o benim kızımı korurken öldü. Open Subtitles قلوبنا مع عائلة هذا الشاب الصغير المتوفي و صلاواتي الشخصية له كشكر لأني أعلم أنه مات مدافعاً عن إبنتي
    Hatırladığım kadarıyla o kız ailesiyle birlikte bir kaç yıl önce Almanya'ya taşındılar. Open Subtitles فتاة، كما أعرف أنا غادرت إلى ألمانيا مع والديها منذ أكثر من سنة
    Haber: " Peder Maclean ailesiyle birlikte yemekte iyi pişmiş rosto yedi. Open Subtitles اقتباس: "كان القس ماكلين لديه مشواه لطيفة أثناء تناول الطعام مع عائلته"
    "Gençliğinde ailesiyle birlikte New York'a taşındı. Open Subtitles إنتقل إلى نيويورك مع عائلته فبل بلوغه سن العشرين
    Eğer ailesiyle birlikte orada ölseydi, daha iyi olurdu diye mi düşünüyorsun ? Open Subtitles أتظن أنه سيكون أفضل حالاً... لو كان قد مات مع عائلته ؟ ...
    Evinde, ailesiyle birlikte olduğuna yemin ediyor. Open Subtitles يقسم أنه كان في المنزل مع عائلته طوال الليل
    Yetenekli bir şarap imalatçısı olduğu su götürmez. Askerlerim üzüm bağını ateşe verdiğinde ailesiyle birlikte telef olması kötü oldu. Open Subtitles صانع نبيذ موهوب بالتأكيد لكنه أمر مخزيًا أنه مات مع عائلته
    ailesiyle birlikte burada sarayda olan Flemenk bir Baron da kızını araya soktu. Open Subtitles وبارون هولندي هنا مع عائلته, وضع أبنته في هذا السباق.
    Mike Williams bir daha denize dönmedi. ailesiyle birlikte Teksas'da yaşıyor. Open Subtitles مايك ويليامز"لم يعد للبحر مجدداً ويعيش الآن مع عائلته" في تكساس
    - Bave Benton CIA'den istifa etti. ailesiyle birlikte yaşıyor. Open Subtitles بون ، ديفيد بونتون استقال من المخابرات وهو يعيش الأن مع عائلته
    ailesiyle birlikte yaşamaya dönüş yapan orta yaşlı adama mutlu yıllar. Open Subtitles عيد ميلاد سعيد للرجل الكهل الذي عاد للسكن مع والديه
    Garip olan, yaşayan birinin burada ailesiyle birlikte 60 yaşına kadar yaşamış olması. Open Subtitles لا بل الغريب هو أن شخص حي عاش هنا مع والديه حتى وصل إلى الستين
    Ne olursa olsun, tatili, Jake'in ailesiyle birlikte Turks ve Caicos Adaları'nda geçiriyoruz. Open Subtitles سنمضي العطلة في جزر توركس و كايكوس مع عائلة جايك مهما تطلب الأمر
    - Dükkanımı kapatıp Yokohama'daki ağabeyimin ailesiyle birlikte yaşamamı istedi. Open Subtitles طلب مني اغلاق متجري .. والذهاب للعيش مع عائلة أخي في يوكوهاما.
    Medya kütüphanesinin arkasında ailesiyle birlikte yaşıyordu. Open Subtitles إنّها تسكن مع والديها بمركز المدينة وراء المكتبة
    Savaş gemisinde çalışan denizciler kraliyet ailesiyle birlikte poz veriyor. Open Subtitles يا بحارة السفينة الحربية ، قفوا لإلتقاط صورة مع العائلة الملكية
    Şükran gününde herkes... ailesiyle birlikte olmalı. Open Subtitles على الجميع ان يعودو الى حيث ينتمون في عيد الشكر مع عائلاتهم الآن ..
    Boş vakitlerini ailesiyle birlikte Fransa'nın güneyinde, yatta geçirir. Open Subtitles إنها تقضي كل وقت فراغها مع عائلتها في يخت جنوب فرنسا
    Kaynaklarım, ailesiyle birlikte olduğunu söyledi. Open Subtitles ... تقول مصادري أنه برفقة عائلته
    Maria için gelişiyoruz, kendisi, ailesiyle birlikte yaşadıkları araçta dedesi öldükten sonra şiiri iyileşmek için kullanıyor. TED ننشّئ ماريا، التي تستخدم الشعر للتعافي بعدما توفي جدها في الشاحنة التي تعيش فيها مع بقية عائلتها.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more