East River'ın akıntısının merhametine kaldığını gösteren ölüm sonrası yaralanması da yok. | Open Subtitles | لا إصابات بعد الوفاة بما يتفق مع كائن تحت رحمة تيار النهر الشرقية. |
Bunun sonucunda ekvator bölgesindeki sıcak bir okyanus akıntısının güzergâhı kesildi. | Open Subtitles | إنقطع تيار المحيط الدافيء المتدفق حول خط الإستواء |
Ve bunlar, güneyden gelen soğuk Falkland akıntısının kuzeyden gelen sıcak Brezilya akıntısıyla birleştiği yer olduğu için son derece zengin denizlerdir ve birleştikleri yerde besin bolluğu vardır. | Open Subtitles | ولكنها أيضا تكون بحاراً غنية جداً، لأنه هنا يلتقى "تيار فوكلاند البارد" القادم من الجنوب ب"تيار البرازيل الدافيء" القادم من الشمال. |
Benim sevdiğim biri de Yaşam akıntısının bir parçası haline geldi. | Open Subtitles | أحد من أحبهم أصبح ايضاً جزء من "ينبوع الحياة". |
Vücutta Yaşam akıntısının benzeri bir akış var... | Open Subtitles | هناك تدفق خلال الجسد مثل "ينبوع الحياة"... يحارب ضد انتشار المواد الضارة. |
Yaşam akıntısının içinde... | Open Subtitles | فى "ينبوع الحياة"... |
Onları buraya getiren Benguela akıntısının soğuğu... çok az yağmur yağdırıyor. | Open Subtitles | برودة تيار (بنغويلا) جذبت البطاريق إلى هنا لكن تلك البرودة ذاتها ليست بميزة، |
İki büyük okyanus akıntısının... sıcak Agulhas ve soğuk Benguela'nın çarpıştığı yer. | Open Subtitles | هنا يلتقي تيارين محيطيين عظيمين، تيار (أغُلاز) الدافئ وتيار (بِنغويلا) البارد، يصطدمون ببعض |