Sen dostun Teğmen Kirk'ü aklamaya çalışıyorsun. | Open Subtitles | أنت تعمل من أجل تبرئة صاحبك ليوتينانت كيرك |
Tek yaptığınız isimlerinizi aklamaya çalışmaktı ama kendinizi daha derinlere sürüklediniz. | Open Subtitles | كل ما حاولتم فعله هو تبرئة أسمائكم لكن ما فعلتموه، هو توريطها بما هو أكبر |
Kızı liseden mezun olmadan önce kendini aklamaya kararlı olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | قال أنه مصمم على تبرئة نفسه قبل تخرج ابنته من المدرسة الثانوية. |
Sevdiğim birinin canına kıydıktan sonra bu yaptığını aklamaya çalışmanı nasıl anlayabilirim? | Open Subtitles | كيف لي أن أفهم حينما تأخد أحدا أحبه بعيدا وتحاول تبرير الأمر؟ |
Ortaya çıkan tüm bu, doymuş yağı aklamaya çalışan çalışmalar, doymuş yağın birinci kaynağı et değil süt olmasına rağmen, süt endüstrisi tarafından yürütülen bir kampanyadır. | Open Subtitles | دراسات الدهون المشبعة تلك التي ظهرت، تحاول تبرير الدهون المشبعة. هذه حملة مِن قِبل صناعة الألبان. المصدر الأول للدهون المشبعة هي الألبان، إنها ليست اللحوم. |
Kendimi aklamaya çalışmak gibi bir duygu taşımıyorum. | Open Subtitles | إني لا أرى داعيا إلى تبرئة نفسي |
Ama bil ki, adımı aklamaya çalışıyorum. | Open Subtitles | يجب أن تعرفي, بأنني أحاول تبرئة إسمي. |
Alex'i aklamaya çalışan bir oda dolusu insan var. | Open Subtitles | لدينا غرفة تعجّ بالأشخاص الذين يحاولون تبرئة (أليكس) |
Hâlâ kocasını aklamaya mı çalışıyor? | Open Subtitles | أمازالت تحاول تبرئة زوجها؟" |
Neden kendinizi bana aklamaya çalışıyorsunuz? | Open Subtitles | لماذا تحاول تبرير نفسك لي؟ |
Kendini bana nasıl aklamaya çalışırsın? | Open Subtitles | كيف يُمكنك تبرير نفسك لي؟ |