Henüz gidip isteyemiyorsunuz, ama burası, kadınlar için yapılan bir çalışma sonucu hem kadınlar hem de erkekler için alanda ilerlemeler sağlayacak aktif bir sorgulama alanı. | TED | لا يمكننا طلبه بعد لكن هذا المجال من البحث هو مجال نشط حيث يكون تطبيق الدراسة على النساء سيدفع بالدراسة إلى الأمام على صعيد الرجال والنساء |
Güneş fırtınaları, zaman zaman güneşten kopan ve bize aktif bir yıldıza yakın yaşadığımızı sürekli olarak hatırlatan dev bulut parçacıklarıdır. | TED | العاصفة الشمسية هي عبارة عن غيوم عملاقة من الجسيمات تهرب من الشمس من وقت لآخر، وتذكرنا دائما أننا نعيش بجوار نجم نشط. |
Ama yine de aktif bir volkanın üzerinde yaşamanın tehlikeleri yok değil. | Open Subtitles | لكن , ومرة أخرى فإن الحياة على بركان نشط لا تخلو من المخاطر |
Aynı zamanda hem dinleyebilir hem de aktif bir dinleyici olabilirim. | Open Subtitles | أستطيع الإستماع والإستماع بشكل نشيط في نفس الوقت |
Eğer o tesislerde aktif bir ekip varsa Walid'in daha fazla şey öğrenmesi gerekli. | Open Subtitles | ...اذا كانت هناك خلية نشطة داخل منشأة الحجز فسنحتاج من (وليد) أن يكتشف المزيد |
Bu, araçlar oluşturmakla ilgili, şu an ve gelecekteki halimizle bağlantı kurmamıza yardımcı olacak araçlar ile istediğimiz geleceğin aktif bir katılımcısı olmamız için, hepimizin istediği bir gelecek için. | TED | إنما ينطوي على تصميم أدوات -- تمكننا من وصل ذاتنا الحاضرة بتلك المستقبلية لنشارك بشكل فاعل في بناء المستقبل الذي نصبو إليه مستقبل مشرق لنا جميعاً. |
Kimse ilk tırmanışının aktif bir volkanın içine olmasını istemez. Ama olsun. | Open Subtitles | والمرء نوعاً ما لا يود النزول داخل بركانٍ نشط. |
Her 10 kişiden biri, aktif bir yanardağın eteğinde yaşıyor. | Open Subtitles | واحد من كل عشرة منّا يعيش على مقربة من بركان نشط. |
Dedektif, aktif bir polis olduğunuz için sizin için tahsis edilmiş bir polis arabanız var, değil mi? | Open Subtitles | وأنت بصفتك محقق نشط يتم تخصيص سيارة شرطة لك ، صحيح؟ |
Hawaii, eskiden cüzzamlı insanların kapatıldığı, aktif bir volkan bulunan ve çok yetersiz bir final yapan Lost'un çekildiği adadır. | Open Subtitles | هاوي هي مستعمرة سابقة تقبع على قمة بركان نشط حيث صورت النهاية المخيبة للأمال لمسلسل لوست |
Burası aktif bir suç mahalli ve adamlarınız sizi benden daha iyi tanıyorlar, Başkomiserim. | Open Subtitles | هذا هو مشهد جريمة نشط ويعرفونك كابتن, يعرفونك جيداً |
Daha bu sabah aktif bir yanardağın tepesinden atış yaptı. | Open Subtitles | فقط هذا الصباح اغرق تسديده من قمة بركان نشط |
Eğer yapmasaydı diğer yarışmacıları aktif bir olay mahaline gönderecekti. | Open Subtitles | لو أنه لم يفعل كان سيرسل منافسا آخر إلى مسرح جريمة نشط |
Sözleşmeler imzaladın. aktif bir tayfada hisseye sahip oldun. | Open Subtitles | ووقعتِ على سِلع، بحقك وأخذتِ حصة في طاقم نشط |
Tanrı aşkına, sözleşmeler imzaladın. aktif bir tayafa hissen var. | Open Subtitles | ووقعتِ على سِلع، بحقك وأخذتِ حصة في طاقم نشط |
Hem aşırı fırtınalı bir deniz ile çevrelenmiş, hem de kendisi aktif bir volkan. | Open Subtitles | انها ليست محاطة فقط بأشد البحار عصفا، انها ذاتها بركان نشط. |
Kutsal Makam ile iyi ilişkileri olan aktif bir rahibim. | Open Subtitles | أنا كاهن نشيط في مكانة جيدة أمام الكرسي الرسولي |
Eğer o tesislerde aktif bir ekip varsa Walid'in daha fazla şey öğrenmesi gerekli. | Open Subtitles | اذا كانت هناك خلية نشطة داخل منشأة الحجز... فنحتاج من (وليد) أن يكتشف المزيد. |
Carl Criswell, bu yıkıcı kredilendirme sürecinde aktif bir katılımcı değilken ve meşgul meşgul... | Open Subtitles | لذا، بما أن (كارل كريسويل) لم يكن مشاركًا بشكل فاعل في عملية قروض المعدمين هذه |