Tamam, şimdi ilk başta bu gençlere göre kendimi daha üstün hissettim, daha alışılagelmiş inanç sistemimle övündüm. | TED | حسنا ، شعرت في البداية بالتفوق حقا على هؤلاء الصبية، ومعتدة بنفسي في إيماني الأكثر تقليدية. |
alışılagelmiş bir yaşam yerine onları tercih ettim. | Open Subtitles | هم الذين اخترتهم بدلًا من مسار أكثر تقليدية. |
Pek alışılagelmiş bir çift değiliz. | Open Subtitles | أنت وأنا ما كنا الثنائى الأكثر تقليدية |
Arkadan vurulmuş. Bu alışılagelmiş bir soygun değil. | Open Subtitles | قتل من الخلف ليست السرقة المعهودة |
- Senin de dediğin gibi alışılagelmiş bir soygun gibi görünmüyor. | Open Subtitles | كما قلت لا تبدو السرقة المعهودة |
İşte, şu kelime "alışılagelmiş." | Open Subtitles | هل ترى ,كلمة "المعتادين". |
En azından alışılagelmiş tutku cinayetlerinden değil. | Open Subtitles | على الأقل ليس جريمة تقليدية عاطفيه |
En azından alışılagelmiş tutku cinayetlerinden değil. | Open Subtitles | على الأقل ليس جريمة تقليدية عاطفيه |
Biraz alışılagelmiş? | TED | تقليدية نوعا ما؟ |
Ama yöntemleri pek alışılagelmiş şeyler değil. | Open Subtitles | لكن أساليبهم غير تقليدية. |