Hayatının son alışverişini başkaları yapıyor. | Open Subtitles | عملية التسوق الأخيرة في حياتك يقوم بها الآخرون نيابة عنك |
Oğlunu ziyaret etmek yerine yine kupon alışverişini seçmen. | Open Subtitles | تختاري التسوق بالكوبونات بدلاً عن الذهاب ورؤية أبنك؟ |
O yüzden market alışverişini yapmanı çocukları kontrol etmeni ve mümkünse ön bahçedeki dalları temizlemeni isteyecektim. | Open Subtitles | الذهاب للتسوق من البقالة , وتفقد الأولاد وهلا قمت بتنظيف أفرع الشجر من الساحة الأمامية |
Noel alışverişini yapmak için 10 günün var. | Open Subtitles | تبقت 10 أيام فقط للتسوق لأعياد الميلاد |
Mutfak alışverişini yapıyor. | Open Subtitles | تذهب لألتقاط الملابس من التنظيف الجاف و تقوم بالتسوق لشراء الطعام |
Ama alışverişini ben yapıyorum, televizyon yayınını ben ödüyorum. | Open Subtitles | لكن... أقوم بالتسوّق لك، أدفع فاتورة اشتراكك بالقنوات التلفزية |
Sana yemek pişirir, alışverişini yapar. | Open Subtitles | ستطهو وتتسوق من أجلك. |
Oğlunu hentbol maçından sonra almazsan cezası, haftada iki defa evin alışverişini yapmakmış. | Open Subtitles | تركت إبني عند تدريب الكرة لذا يتحتم علي التسوق مرتين بالاسبوع |
Normal ev hanımlarının,yılbaşı alışverişini erken yapmak isteyen,düşük fiyatlardan dolayı gözü kararmış çılgın bir kalabalığa dönüştüğü gün. | Open Subtitles | عندما تتحول ربات البيوت العاديه إلى جماهير مجنونه عمياء بجانب باب العروض ، المبيعات وتندفع للانتهاء من التسوق لعيد الميلاد مبكرا |
Umarım son alışverişini yapmıştır. | Open Subtitles | وآمل أنها فعلت أخيرا مع التسوق لها. |
Yani alışverişini yaparlar, tedaviye götürürler... balığı ezerler. | Open Subtitles | ... كما تعلمين ، في التسوق ، إيصالكِ إلى المعالجة |
Pekala, herkes hediyelerini alıp alışverişini bitiriyor ve sonra saat 4:00'te Noel baba'nın köyünde fotoğraf çektirmeye gidiyoruz. | Open Subtitles | على الجميع شراء بعض الهدايا و أنهوا التسوق و بعد ذلك سوف نلتقى فى الرابعة فى قرية (سانتا) لنلتقط بعض الصور |
Howard kendi alışverişini bana yaptırmıyor onu dişçiye götürmüyorum veya kuru temizlemeden kıyafetlerini ben almıyorum. | Open Subtitles | هاوارد) لا يجعلني أصطحبه) للتسوق أو لطبيب الأسنان أو أن أحضر ثيابه من التنظيف أليس كذلك؟ |
Veda etmek ve ada tatilimin alışverişini yapmadan önce hepinizin fotoğrafını çekmek için uğradım. | Open Subtitles | فقط مررت لقول الوادع... وأخذ صورة لكم جميعاً.. قبل أن أذهب للتسوق في الجزيرة! |
Tamam, kazandın. alışverişini ben yaparım. | Open Subtitles | حسناً ، لقد انتصرت، سأقوم بالتسوق بدلاً منك |
alışverişini gene buradan yapmaya başlayacak. | Open Subtitles | وبعد ذلك ستقوم بالتسوق من هنا مجددا. |
Ben Prabhu ile olacağım, sen alışverişini yap. | Open Subtitles | . سأكون متواجداً مع "برابهو" ، قومي بالتسوق |
Sana yemek pişirir, alışverişini yapar. | Open Subtitles | ستطهو وتتسوق من أجلك. |