"alıntıyı" - Translation from Turkish to Arabic

    • الاقتباس
        
    • الإقتباس
        
    • المقولة
        
    Bu alıntıyı seviyorum, çünkü bence ölüler muhabbetin dışında kalmamalılar. TED وأنا أحب الاقتباس لأني أعتقد بأنه علينا ألا نقصي الأشخاص الذين سبقونا من الحوار.
    Bu alıntıyı ben de- -Kitabınızın 184'üncü sayfasına kullanmıştınız. Open Subtitles استخدمت هذا الاقتباس بالتحديد في كتابك في الصفحة 184
    Bu alıntıyı İnternette bulamıyorum. Open Subtitles لا يمكنني إيجاد هذا الاقتباس على الإنترنت
    - Ne? Hayır. - Aynı alıntıyı siz de yaptınız, Yüzbaşı. Open Subtitles كلاّ - . لقد استخدمت الإقتباس نفسه، ياكابتن -
    Evet, bu alıntıyı iyi biliyorum. Open Subtitles نعم أعرف هذا الإقتباس
    Bizleri cahillik ve soru sorma konusuna geri götürecek en sevdiğim alıntıyı paylaşayım. TED ستأخذنا هذه المقولة المفضلة عندي للوراء نحو الجهل وفكرة الأسئلة الجادة.
    Ama iki ay evvel, Tribune gazetesine isimsiz alıntıyı siz verdiniz? Open Subtitles ولكن قبل شهرين، هل أعطيت هذا الاقتباس المجهول إلى تريبيون؟
    İyinin ve Kötünün Ötesinde'nin dördüncü bölümünden şu alıntıyı inceleyin: Open Subtitles تحللون فيه هذا الاقتباس من الفصل الرابع من بيوند غود آند إيفل
    O alıntıyı nereden buldunuz bilmiyorum ama gerçeği yansıtan tek bir kelime içermiyor. Open Subtitles ولا اعلم من اين أتيت بهذا الاقتباس لكن لا يوجد أي كلمه فيه صحيحه
    Yazdığı alıntıyı okur musunuz? Open Subtitles هلا تقرأ الاقتباس الذي وضعته ؟
    Ve alıntıyı okuyabilirsiniz. TED ويمكنكم قراءة الاقتباس.
    Sunny'nin iç kapakta bulduğu alıntıyı, birçok dostum da yıllarca dillendirmiştir. Open Subtitles الاقتباس الذي وجدته "صاني" على الغلاف الداخلي قاله كثيرون من زملائي على مر السنين. وهو...
    Ve burada Potter Steward'tan yaptığım alıntıyı bozuyor; makaslardan cep telefonuna, internet ve doğum kontrol haplarına kadar geniş yelpazedeki şeyleri düşündüğümüzde bunların basit olduklarını işlevlerinin basit olduğunu söyleyerek değiştiriyorum işlevleri basittir - ve basitliği gördüğümüzde tanıyoruz. TED وهنا لقد حرّفت الإقتباس المنسوب إلى بوتر ستوارت بقولي أننا يمكن أن نفكر في شيءٍ ما إبتداءً من المقص وصولاً إلى الهاتف الخلوي، الإنترنت وحبوب منع الحمل بوصفي إياها أشياء بسيطة- وظائفها بسيطة - فنحن نتعرف على مَكمَن تلك البساطة فيها عندما نراها.
    Frankl Nietzsche'den yaptığı bu alıntıyı içinde olduğumuz durumu değişmek mümkün olmadığında kendimizi değişmeğe mecbur olduğumuzu göstermek için kullanıyor. TED استخدم فرانكل هذه المقولة لنيتشه ليشرح لنا أنّه عندما لا نستطيع تغيير ظروفنا، فإن ذلك يعتبر بمثابة تحدّي لنغيّر أنفسنا.
    Ve sonra şu alıntıyı gördüm: "Reklam, şirketlerin orijinal olmadıkları için ödedikleri bedeldir." TED ولاحقا. قرأت هذة المقولة: " الاعلان هو الثمن الذي تدفعة الشركات لتكون غير حقيقية "

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more