| Bu alandaki yasal konular hakkında da oturup düşünmek zorundayız. | TED | وعلينا أيضاً أن نفكر في المسائل القانونية في هذا المجال. |
| alandaki ilerlemelerini düşününce, çok da olanaksız bir atılım değil. | Open Subtitles | لعله لم يحرز تقدما هائلاً بالنظر إلى فشلهم في المجال |
| Uzman bir doktora gittim, ki bu alandaki en yetkin kişi idi. Bana şarkı söylemeyi bırakmamı söyledi. | TED | حينها ذهبت لرؤية مختصة بهذا المرض وكانت الافضل في هذا المجال وقالت لي أنه يتوجب علي التوقف عن الغناء |
| Bundan, 12 millik alandaki herkes,... tamamen etkilenmiş... ve kurbanlar beyin felcine uğramış. | Open Subtitles | التي بعدها، كلّ رجل , إمرأة وطفل داخل نصف قطر من 12 ميل قد أصبح عاجز |
| - Evet. 30 Millik alandaki bütün acil servis merkezleriyle bağlantıya geçmenizi istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تتصل بكل غرف الطوارىء وأماكن العناية العاجلة فى نصف قطر 30 ميل |
| Manyetik alandaki değişimler, kasabanın her yanında rasgele dalgalanmalara yol açıyor. | Open Subtitles | التقلّبات في الحقل المغناطيسي تسبّب عواصف عشوائية في جميع أنحاء البلدة |
| Böyle karelere ayırarak her alandaki en küçük yüz özelliklerini daha kolay ayarlayabiliyorum. | Open Subtitles | شبكة من الخطوط المتشابكة تسمح لي بصقل أصغر الخصائص الوجهية كل قسم على حدى |
| Belirli bir alanda uzman değilseniz bile alan dışı uzmanlığınız, o alandaki büyük problemleri çözmenin anahtarını taşıyabilir. | TED | أنه حتى وإن لم تكن خبيرًا في مجال معين، فإن خبراتك الحياتية قد تحمل المفتاح لحل المشكلات الكبيرة في هذا المجال. |
| Bu alandaki en revaçtaki şirketlerin vergileri bugün 39 milyar doların üzerinde. | TED | إيرادات حفنة من أكبر الشركات في هذا المجال هي أكثر من 39 مليار دولار اليوم. |
| Ve bu benim bu konudaki kişisel yolculuğumun ve bu alandaki Christopher ve Dana Reeve Vakfı ile çalışarak araştırmalarımın başladığı noktadır. | TED | وهكذا بدأت رحلتي الشخصية في هذا المجال من الأبحاث بالعمل مع مؤسسة كريستوفر ودانا رييف. |
| Bu da demek oluyor ki bu alandaki ek kaynaklar gerçekten dönüşümsel bir etki yapabilir. | TED | وهذا يعني أن زيادة الموارد في هذا المجال يمكن أن يُحدث تغييراً كبيراً بحق. |
| Uyku dostu başlama vakitlerini savunanlar ve bu alandaki araştırmacılar geç vakitte başlamanın harika faydalarını gösteren muazzam bir bilim üretti. | TED | قدم المدافعون عن النوم الهانئ لوقت البدء والباحثون في هذا المجال معطيات علمية ضخمة تظهر الفوائد العظيمة لتأخير موعد بداية الدوام. |
| Bu alandaki büyük soru ise şudur: Neden? | TED | لكن سؤالاً كبيرًا في المجال كان: لماذا؟ |
| Eğer işe yararsa, 300 adımlık alandaki bütün nemi yoğunlaştıracak ve volkanı kızdıracak gayzer gibi. | Open Subtitles | إذا نجح الأمر،الوحدة ستكثّف كلّ الرطوبة في نصف قطر 300 قدم سيخرج بخاراهـ فوق من خلال البركان كـ سخّان. |
| 25 km.lik alandaki bütün telsizlere alarm verin | Open Subtitles | وظف الخدمات الملكية بالكامل في قطر 15 ميلا |
| Anlaşıldı. Beş millik bir alandaki her şey bunu işitecek. | Open Subtitles | فعلت ذلك، كلّ شيء في قطر نصف ميل يجب أن يسمعه |
| 15 kilometrelik bir alandaki her barda olabilir. | Open Subtitles | أعنى ، أساساً أى حانة ضمن نصف قطر عشرة ميل |
| 6 blokluk alandaki tüm güvenlik kamerası görüntülerini toplayın. | Open Subtitles | أريد الصور من جميع كاميرات المراقبة ضمن قطر ستة أحياء. |
| Bu virüs havaya bir kez karıştığında rüzgara bağlı olarak 8 ila 9 km'lik bir alandaki her insanı öldürür. | Open Subtitles | نصف قطر قتله خمسة أو ستّة أميال... إعتماد على الرياح. |
| Ve alandaki kurtardığın tüm adamlar da ölürlerdi. | Open Subtitles | وجميع اللاعبين في الحقل الذي لم ترغب حفظ لقوا حتفهم أيضا. |
| Yerçekimsel alandaki değişimi denklemek için, onu donatmamız lazım. | Open Subtitles | علينا تجهيزها للتعويض عن التغيير في الحقل الجذبي |
| 15 kilometrelik bir alandaki yolun her yerini taradık. | Open Subtitles | لقد قمنا بصقل كل إنش من الطرق |