Grubumdaki bazıları bize karşı çalışıyor olabilir, karantina alanlarını her yere yaydım. | Open Subtitles | أحدهم قد يكون يعمل ضدنا لدىّ مناطق حجر تظهر فى كل مكان |
Derin öğrenme algoritmamızla resimlerdeki yapıların alanlarını otomatik olarak algılayabilir. | TED | بخوازمتنا للتعلم العميق إنها تستطيع تلقائياً التعرف على مناطق بنية هذه الصور |
Bunu yapmak için, bu demokrasilerin bilgi alanlarını sızdırmanız gerekecektir. | TED | لفعل ذلك، ستحتاج إلى التسلل إلى مجالات المعلومات لهذه الديموقراطيات. |
Öğrencinin şüpheli alanlarını belirleyip özel durumlarını irdelemek için derine dalacaksınız. | Open Subtitles | ستتعرفون لمواقع تمركزهم أو مجالات إهتمامهم وستتوغلون بعمق بالوقائع الخاصة بقضاياهم |
Görünüşe göre isyancılar elmas alanlarını geri aldı, Danny. | Open Subtitles | يبدو أن الثوار قد استردوا حقول الماس يا داني |
Gerçek boyutlu bir jeneratör yaptım ama yerçekimi alanlarını nasıl kontrol edeceğimi söylemen gerek. | Open Subtitles | لقد قمت ببناء موّلد بالحجم الطبيعي. ولكنني أحتاجك أن تخبرني كيف أسيطر على حقول الجاذبية. |
Bu hafıza ayrıca neresi dost neresi düşman bölgesi bilmeye ek, üreme bölgeleri ve doğum alanlarını da kapsar. | TED | وتمتد هذه الذاكرة أيضًا لتشمل مواقع التزاوج ومناطق الولادة، إضافة إلى معرفة من هم الأصدقاء ومن الأعداء من الجيران. |
Atılma alanlarını inceledikten sonra evsiz olduğunu söyleyebiliriz. | Open Subtitles | و بعد دراسة مواقع القاء الجثث نظن انه على الاغلب مشرد |
Dronlar akustik yani sonar kullanarak balıkçılık alanlarını araştırıyorlar. | TED | الآن، تراقب تلك المراكب المسيرة مناطق الصيد باستخدام أنظمة صوتية، أي السونار. |
Her iki senaryo beynin bilinçli karar verme ve duygusal tepkilerini kapsayan alanlarını harekete geçirir. | TED | وهكذا يقوم كلا السيناريوهين بتنشيط مناطق العقل الداخلة في اتخاذ القرارات الصائبة والاستجابات العاطفية. |
Aile reisi dişi genç balinalara nerede en verimli balık alanlarını bulacağını gösterir. | TED | تري الجدة الحيتان الأصغر سنا أين تجد مناطق الصيد الأكثر خصوبة، |
Kaçırılma ve atılma alanlarını inceledim. | Open Subtitles | لقد رسمت مخطط لمناطق الاختطاف و مناطق التخلص من الجثث |
İlk olarak Sayın Başkan, emniyette kadınların katılım alanlarını genişletmeyi düşünüyor. | Open Subtitles | حسناً,أولاً يريد سيادتة توسيع مجالات مشاركة المرأة في قوة الشرطة |
Güç alanlarını yükseltin! | Open Subtitles | الرؤية على الشاشة ،فالتستعد مجالات القوة والإنحرافات، الآن |
Fakat gaz gezegenleri manyetik alanlarını nasıl oluşturuyorlar? | Open Subtitles | أن للكواكب الغازية مجالات مغناطيسية أيضًا |
Elektronik aletler kendi elektromanyetik alanlarını yaratır. | Open Subtitles | الأجهزة الكهربائة تخلق حقول كهرومغناطيسية خاصة بها |
Petrol alanlarını geliştirmeye devam etmeden önce hükümetim tam ve adil bir Birleşmiş Milletler araştırması için ısrar edecek. | Open Subtitles | حكومتي سوف تصر على تحقيق كامل وعادل من قبل الأمم المتحدة قبل أن نستأنف تطوير حقول النفط |
Kuvvet alanlarını etkisiz hale getirmede bir ilerleme var mı? | Open Subtitles | هل هناك تقدم فى تعطيل حقول الطاقة تلك؟ |
Atık alanları 7,5 km aralıklı, ama kaçırılma alanlarını bulana dek konfor bölgesinin büyüklüğünü bilemeyiz. | Open Subtitles | مواقع التخلص هي داخل 5 اميال لكن حتى نعرف مواقع الاختطاف من الصعب ان نعرف حجم مساحة راحته |
Muhtemel tuzak alanlarını tespit et, tamam. | Open Subtitles | وحدد مواقع الكمين الممكنة، حوّل. |
Yetkililer, çevreyi kirleten yerleri, veya toz püskürten inşaat alanlarını kapattıklarında, onların kısa yollu yaklaşımları hep işe yaramıyor. Çünkü dikkatlerini başka bir noktaya çevirdikleri anda, suçlular işlerine her zamanki gibi geri dönüyorlar. | TED | فعندما تتحرك الجهات المعنية بتنفيذ القوانين وتصل إلى مواقع التلوُّث أو مواقع البناء المُتسببة في الكثير من الغُبار، فإن أسلوب المُناورة الذي يتّبعونه لا ينجح دائمًا. لأنه بمُجرد أن ينشغلوا بأمورٍ أُخرى، يعود المُخالِفون لما كانوا يقومون به كالمُعتاد. |
Kendi alanlarını ilk defa belirlemeye çalışan bir dişi ve bir erkekle karşı karşıyayız. | Open Subtitles | أجل، ما لدينا هُنا هو ذكور وإناث يحيطون بمنطقتهِم للمرّةِ الأول |
Onların uzmanlık alanlarını kabul etmek zorundayım. | Open Subtitles | علي أن أقبل بخبراتهم في مجال عملهم |