| albümin değerini yükselten karaciğer değil de böbrekleriyse değil. | Open Subtitles | ما لم يكن الكبد هو ما يرفع الألبومين لديه بل كليتاه |
| Bebeği küçük kalmış, kafası karışık ve çok fazla albümin var idrarında bulunan bir protein. | Open Subtitles | طفلها صغير، هي مُشوشة، ويوجدُ الكثير جداً من "الألبومين" ذلك هو، البروتين الذي في بولها |
| Kesinlikle albümin değil. | Open Subtitles | هو بالقطع ليس الألبومين |
| Ateşini yükseltince idrarındaki albümin seviyesinin düştüğünü gözlemledim. | Open Subtitles | عن طريق حث الحُمى ، وجدت إنخفاض لمستويات الزلال في بوله |
| Nişasta, albümin ve Ringer solüsyonu vereceğim ama kan bulunur bulunmaz haber vermelisin. | Open Subtitles | حسناً سأضع النشاء والماء الزلال والكتل لكن لحظة وصول ذلك أخبرني |
| Kan, plazma ve albümin yakında elimizde olur. | Open Subtitles | الدم , البلازما , الزلال كلها ستأتي قريباً |
| Normal olan albümin seviyesi akuta doğru ilerliyor. | Open Subtitles | معدلات الزلال المعتدلة تشير لمرض حاد |