Alby'nin, "Food Network"* kanalında bir adamı var. | Open Subtitles | ألبي لديه أحد الرجال في شبكة تليفزيون الطعام |
Tyrone zerre kadar umurumda değil. Alby ise korunuyor. | Open Subtitles | لا أهتم بتايرون و ألبي تحت الحماية |
Olaydan beri Alby'yle benim üstümden geçindi. | Open Subtitles | كان يبتزنا أنا و ألبي منذ ذلك الحين |
İlk olarak, Ben gün ortasında yaralandı. Sonra da Alby. | Open Subtitles | أوّلاً لُدغ (بين) في وضح النهار وبعدها (آلبي) |
Benim arkamı dönüp kaçmaya başladığımda bu gerizekalı çiçek sapı Alby'ye yardım etmek için kaldı. | Open Subtitles | عندما هربتُ فزعاً، بقي (شانك) الغبيّ لمساعدة (آلبي) |
Sevgili Alby, endişelenme, benim için bir mahsuru yok. | Open Subtitles | حبيبي ألبي, لا تقلق, فأنا لا أمانع. |
Arnavut Alby'den Argyll bölümündeki pompaları test etmesini istedim ve pompaların aktığını söyledi. | Open Subtitles | لقد طلبت من الألباني (ألبي) أن يتفحص المضخات من جهة (أرغيل), و قال أنها تعمل جيدا. |
- Kendal. Gün ışığına uçak hazır olur. - Sen, ben ve Alby, buradan gidiyoruz. | Open Subtitles | (سنحمل المصباح أنا و أنت و (ألبي سنخرج من هنا |
Andy ve Alby hızlı hareket etmiş ve Karen'la anlaşmaya varmışlar kardeşim. | Open Subtitles | انقض (ألن) و(ألبي) وعقدا الصفقة مع (كارين) يا صاح |
Alby'yi ve Roman'ı peşine düşürdün. | Open Subtitles | إن (ألبي) يُطاردك إن (رومان) يُطاردك |
Keşke Alby de tüm bunları görebilseydi. | Open Subtitles | كنت أتمني أن يري "ألبي" كل هذا... |
Keşke Alby de burada olsaydı. | Open Subtitles | كنت أتمني أن يري "ألبي" كل هذا... |
Andy ve Alby parti vermek istiyor Karen'la ortaklıklarını sağlamlaştırmak için halka açık bir parti yapacaklar seni de halkın bir parçası gibi görmek ve davet edildiğinden emin olmak istediler. | Open Subtitles | لا يريد (آندي) و(ألبي) سوى الاحتفال وترسيخ شراكتهما مع (كارين) كما يريدان أن يجعلا من ذلك حدثاً اجتماعياً وبما أنك جزء من هذا المجتمع أرادا الحرص على دعوتك لحضور الحدث |
Haydi Alby. | Open Subtitles | هيا ,ألبي |
Alby! Uyuyor! | Open Subtitles | (ألبي), أنها تناسبها |
Alby yaralandıktan sonra kimse gitmek için acele etmemeye başladı. | Open Subtitles | بعدما لُدغ (آلبي) ليسوا على عجلة للعودة إلى هناك |
Eğer Alby burada olsaydı, benimle aynı fikirde olurdu. | Open Subtitles | تعرف أنّ (آلبي) كان ليتّفق معي لو كان هنا |
Alby, labirentten çıkış yolunu bulmuş olabiliriz. | Open Subtitles | (آلبي)، لربما نكون قد وجدنا للتو طريقة للخروج من المتاهة |
Teresa, senle Alby'yi almaya gideceğiz, tamam mı? Hadi. | Open Subtitles | (تيريسا)، أنا وأنت سنذهب لإحضار (آلبي)، اتفقنا؟ |
Evet, ama eğer bulmasaydım Alby şu an yaşıyor olurdu. | Open Subtitles | أجل، ولكن لو لم أفعل كان (آلبي) سيظل على قيد الحياة |
Çünkü eğer bir şey yapmazsak Alby boş yere ölmüş olacak ve ben buna katlanamam. | Open Subtitles | لأننا لو لم نفعل شيئاً سيكون (آلبي) قد مات سدى ولا يمكنني السماح بذلك |