"alelade" - Translation from Turkish to Arabic

    • عادية
        
    • عاديّة
        
    • الريبي من
        
    Bu tür şeyleri severim. Kamyon şoförlerinin gittiği alelade barlar gibi örneğin. Open Subtitles أحب هذه الأشياء حانات عادية سائقي الشاحنات
    Federal bir ajanın karıştığı alelade bir trafik kazası. Kurcalanması gereken bir durum yok, dava kapandı. Open Subtitles حادثة مرور عادية لعميلة فدرالية، لا قضية جنائية، انتهى.
    Bu sadece sıradan,en yaygın iki afrodizyakla doldurulmuş, alelade eski sevgili seksi... Open Subtitles إنها مجرد علاقة عادية مع حبيب سابق تغذيها بأكثر العقاقير إثارة ، مع البغض والإزدراء المتبادل
    alelade bir GOS ihraççısı bir anda piyasanın göz bebeği oluyor. Open Subtitles شركة شراكة محدودة عاديّة تصادف أنّ أسهمها هي الأعلى في السّوق هذه الأيّام.
    - Öyle ki sanki alelade, gizliligi kaldirilmis kayitlar gibi görünecekler. Open Subtitles لذا سيبدو كعمليّة عاديّة لرفع حُكم سريّة عن سجلاّت.
    Eğer bana neye inandığımı değil, ne bildiğimi sorarsanız, bize atalarımızdan önemli DNA parçaları miras kaldığını biliyorum ve kitabımda da belirttiğim gibi sensoriyum'dan kalanlar, ön korteksteki adacık ki, o da öyle alelade bir parça değil, o empati kapasitemiz için elzem. Open Subtitles اسمعا، إذا سألتماني ما أعرفه في مقابل ما أعتقده، أعلم أننا ورثنا أجزاء هامة من الحمض النووي الريبي من أسلافنا وكما اقترحت في كتابي، ما كسبنا من "المحس"،
    Sanırım çok şeytani bir fikir değil ama alelade fikirler için güzel bir gülüş yok. Open Subtitles حسناً إنها ليست فكرة شريرة إنها فكرة عادية و لكن لا توجد ضحكة خاصة للفكرة العادية
    Bir kitap yığını yaratmak istedim. Böylece birileri galeriye gelip, sadece alelade bir kitap yığınına baktıklarını düşünsün, ama sonra yaklaştıkça, içine doğru kazınmış kaba deliği görüp neler olduğunu ve niye öyle olduğunu merak etsin ve kitabın malzemesi hakkında düşünsün. TED أردت صناعة مجموعة كتب ستبدو للوهلة الأولى ككومة عادية من الكتب، ولكن بعد الاقتراب سيروا أن هذا الثقب الخشن المنحوت فيها، و تتساءلون ما الذى حدث، ولماذا، ويفكرون في مادة الكتاب.
    Ama bu, ağlayan bir bebeğe bakan alelade bir kız için bir hediye değil. Open Subtitles ولكن هذه ليست هدية لفتاة عادية... ... الذي يعتني طفل يصرخ.
    alelade bir şey de olamazdı. Çok özel, leziz, enfes bir şey olmalıydı. Open Subtitles لكن لابد أن تكون قضية غير عادية يا "هستنغز"، لابد أن تكون أنيقة، مرتبة
    Ben benzersizim ve kesinlikle alelade olmayacağım. Open Subtitles ولن أكون بحال من الأحوال فتاة عادية
    Son zamanlarda daha alelade şeyler hayal ediyorum. Open Subtitles مؤخراً .. أصبحتُ أحلم بأشياء عادية
    - Öyle alelade bir hastaneye gidemem. Open Subtitles لا يسعني الذهاب لمستشفى عادية.
    Bunlar alelade benzinci çiçekleri değil. Open Subtitles إنها ليست زهور عادية في محطة للوقود
    Silahlarla veya kılıçlarla yapılan alelade bir düello gibi olacaktır. Open Subtitles ستكون مبارزة عادية كالسلاح والسيف.
    Fakat alelade bir İngiliz çağırma büyüsü kullanırsak büyünün gereklerini bizim adımıza onun belirlemesini sağlayabiliriz. Open Subtitles ولكن إذا أستخدمنا تعويذة أنجليزية عادية... يُمكننا بعناصر التعويذة أن تعرفه لنا.
    Amişlerin topraklarında yetişen alelade bir tavuk türüymüş bu arada. Open Subtitles أنها مجرد طيور عادية يتم تربيتها في ريف (آميش)، بالمناسبة.
    alelade olmayacağım Kyle, tamam mı? Open Subtitles أنا لست إنسانه عادية يا كايل
    Bu alelade bir harita değildi, Sienna. Open Subtitles ولم تكن هذه خريطةً عاديّة يا (سيانا).
    Eğer bana neye inandığımı değil, ne bildiğimi sorarsanız, bize atalarımızdan önemli DNA parçaları miras kaldığını biliyorum ve kitabımda da belirttiğim gibi sensoriyum'dan kalanlar, ön korteksteki adacık ki, o da öyle alelade bir parça değil, o empati kapasitemiz için elzem. Open Subtitles اسمعا، إذا سألتماني ما أعرفه في مقابل ما أعتقده، أعلم أننا ورثنا أجزاء هامة من الحمض النووي الريبي من أسلافنا وكما اقترحت في كتابي، ما كسبنا من "المحس"،

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more