Allahtan, bu tür durumları atlatmanıza yardım edecek özel arkadaşlarınız var. | Open Subtitles | حسنا, لحسن الحظ لديك أصدقاؤك المقربون الذين سيساعدونك على تخطي هذا |
Allahtan buradaki insanların elinde o şeyler olmadan konuşabilmeyi unutmuyorlar. | Open Subtitles | لحسن الحظ الناس هنا بإمكانهم التحدث بدون ذكر تلك الأشياء |
Allahtan Belgrave Meydanı daha yakın. İşte kavalyen. | Open Subtitles | لحسن الحظ ساحة بلجريف ليس بعيدة جداً هذا مرافقك الخاص |
Teşekkürler, tanrım. Allahtan fitil kullanmıyordu. | Open Subtitles | حمداً لله أنها لا تستخدم المحاقن الجوفية |
Allahtan orası bir gözlükçü dükkânıydı hiçbir tanık gerçek bir tanımlama yapamaz. | Open Subtitles | من حسن الحظ كان هذا في مكتب طبيبا للعيون ولن يتمكن اي من الشهود ان يتعرفوا عليك بشكل مؤكد |
Allahtan, bugün mühendisler böyle alçaltıcı bir durumla karşılaşmıyor. | Open Subtitles | لحسن الحظ أنقذ العمران لهذا اليوم وهذه مهانة فعلاَ |
Allahtan, doktorluğun bir kısmı da doğaçlama yapabilmektir. | Open Subtitles | لحسن الحظ, من مهمة الطبيب أن يكون قادراً على الإرتجال |
Allahtan derslere pek seyrek girerdi. Girdi mi de kafası iyi olurdu. | Open Subtitles | لحسن الحظ انه كان نادرا ما يحضر خلال الفصول الدراسية والتي يكون في اغلبها منتشيًا |
Allahtan, ben bir profesyonelim ve profesyoneller işlerini bitirirler. | Open Subtitles | لحسن الحظ, أنا محترف, و المحترفون ينهون مهامهم |
Allahtan, hastaneler, yardımcı olmaya hevesli meslektaşlarla doludur. | Open Subtitles | لحسن الحظ ، المستشفيات مليئة بالزملاء المساندون المتلهفون للمساعدة |
Allahtan böyle acil bir durum için tüylerimi numaralamışım! | Open Subtitles | لحسن الحظ أنا أرقم ريشي تحسباً لأي حالات طارئة كهذه |
Allahtan, doktor Küçük Chubby'yi tekrar dikmeden önce hiçbir şey saçılmadı. | Open Subtitles | لحسن الحظ لم يسقط شيء قبل أن يصل الطبيب ليعيد خياطة غرز تشبي الصغير |
Uzun süre dayanmazdı, ama Allahtan beş metre kadar yolumuz vardı. | Open Subtitles | لم تكن ستدوم طويلاً لكن لحسن الحظ كان علينا قيادتها 15 قدماً فقط |
Allahtan Catalina lavman ile ilgili bir şeyler biliyordu. | Open Subtitles | لحسن الحظ , كاتالينا كانت تعرف شيء يسمى كولونيك |
Allahtan Brian'a yardım etmek için veterinerler var. | Open Subtitles | حمداً لله أن الأطباء البيطريين هنا لـ مساعدة براين |
Allahtan bu akşamki olayları kaçırdı yoksa dilinden kurtulamazdık. | Open Subtitles | حمداً لله أنها فوتت الدراما الليلة أو لم نكن سنسمع نهايةً لهُ |
Allahtan araba falan geçmiyordu ama Don var ya! | Open Subtitles | ومن حسن الحظ لم يكن هنالك سيارات قادمة ولكن دون |
Allahtan PFO dedi yoksa dans falan etmek zorunda kalacaktım. | Open Subtitles | شكراً للرب أنّه اختار الثقبة السالكة وإلا كنتُ سأضطرّ للرقص |
- Allahtan sen şahit oldun. - Şahide mi ihtiyacın var? | Open Subtitles | حمدا لله أنك شهدت ما حدث وهل تحتاجين لشاهد |
Allahtan, işe gitmek için başka bir yol bulmuştum. | Open Subtitles | لحسن حظي وجدت طريقة أخرى للتنقل |
Allahtan bu düşüşü açıkta kalan bir ucu bağlamamız için bize zaman kazandırdı. | Open Subtitles | ... لحسن حظنا أن سقوطها منحنا وقتاً كافياً للتعامل مع مسألة ذات عواقب |
Allahtan pek alıngan sayılmam. | Open Subtitles | من حسن حظك انا لا اهتم بسخيف مثلك |