Japonya ve Almanya'nın hedeflere ulaşmış veya çok yakın olacağını görüyoruz. | TED | وسنجد أن ألمانيا واليابان ستصلان إلى الهدف أو ستكونان قريبتان جدًا. |
Lakin onların ayrılışı Doğu Almanya'nın ekonomisine ciddi kan kaybettiriyordu. | Open Subtitles | ولكن رحيلهم كبد اقتصاد ألمانيا الشرقية خسائر ضخمة أنذرت بإنهياره |
Bunlar: İngiltere, Sovyetler Birliği ve Birleşik Devletler, Almanya'nın muhalifi müttefik devletlerdi. | Open Subtitles | انجلترا , الاتحاد السوفيتي و الولايات المتحده كل القوي المتحالفه ضد ألمانيا |
Ama Almanya'nın Batı cephesinden alıp, oraya aktaracak gücü yoktu. | Open Subtitles | لكن ألمانيا, لم يكن بمقدورها توفير الرجال من الجبهة الغربية |
Almanya'nın müttefiği başka bir büyük imparatorluk ölüyordu. | Open Subtitles | إمبراطورية عظيمة أخرى حليفة لألمانيا كانت تحتضر |
Almanya'nın diğer büyük müttefiği Osmanlı Türkiyesi ile de sorun patlamak üzereydi. | Open Subtitles | وكانت هناك مشكلة تختمّر مع حليف ألمانيا الرئيسي الآخر ، تركيا العثمانية |
Almanya'nın, Türkiye'nin, İngiltere'nin Ortadoğu'da ilerlemesine karşı, dayanmasına ihtiyacı vardı. | Open Subtitles | إحتاجت ألمانيا صمود تركيا ضدّ التقدّم البريطاني فى الشرق الأوسط |
Almanya'nın savaş tazminatı ödemesi, politik ve ekonomik olarak Avrupa'yı mahvedeceğini düşünüyordu. | Open Subtitles | شعر أن إجبار ألمانيا لدفع التعويضات يمكن أن يُخرّب أوروبا سياسياً وإقتصادياً |
Almanya'nın her tarafına yayılmış bunun gibi altı tane merkez vardı. | Open Subtitles | كان هناك ستّة مراكز مثل هذه تنتشر في كافة أنحاء ألمانيا |
Almanya'nın o zaman yenik düşmesine... düşmanlarının yalanları sebep olmuştur. | Open Subtitles | ما إضطر ألمانيا للخضوع في لحظتها و هي أكاذيب خصومنا |
Almanya'nın mazlum halkıyla olan birlik beraberliğimizi göstermek için bir şansımız var. | Open Subtitles | لقد حصلت على فرصة هنا لإظهار تضامننا مع الشعب المظلوم من ألمانيا. |
2020'ye gelindiğinde Çin tek başına Almanya'nın tüm elektrik tüketimini sadece rüzgâr ve güneş enerjisinden üretmeyi başaracak. | TED | وبحلول عام 2020 ستولد الصين إجمالي استهلاك ألمانيا من الطاقة الشمسية وطاقة الرياح فقط. |
Binlerce yıl sonra, Almanya'nın güneyinde bir mamut öldü. | TED | بعد ألف سنة، مات ماموث في جنوب ألمانيا. |
Almanya ıstırap çekemez. Almanya'nın aklı yoktur. | TED | ألمانيا لا تستطيع أن تعاني. ألمانيا ليس لها عقل. |
Bir gün, savaştan sonra modern Almanya'nın kurucusu olarak bilinen Şansölye Adenauer'i ziyaret etmem için davet aldım. | TED | وكنت قد دعيت ذات يوم لزيارة المستشار أديناور والذي يعتبر من مؤسسي ألمانيا الحديثة منذ الحرب |
New York, Brooklyn'den Almanya'nın Bonn şehrine taşınmıştım ve karım bunu hiç gönlü olmadan desteklemişti. | TED | انتقلت من بروكلين في نيويورك للعيش في بون في ألمانيا مع إهمال شديد من جانب زوجتي. |
Almanya'nın dinsel bir emri üzerine orayı rahibelere bıraktı. | Open Subtitles | غادر المكان لهذا النظام الديني في ألمانيا. |
Sana Almanya'nın yer altında ürettiklerinden bazılarını göstereyim. | Open Subtitles | سأُريك بعضا من النتائج مما قد أنتجته ألمانيا تحت الأرض |
Almanya'nın kuzey sahili açıklarındaki gözlerden uzak bir adaya gidiyordu. | Open Subtitles | كان مسافراً إلى جزيرة منعزلة عن الساحل الشمالي لألمانيا |
Hitler sadece bütün dünyanın değil aynı zamanda Almanya'nın da can düşmanıydı. | Open Subtitles | هتلر ليس فقط العدو الأسوأ للعالم كله لكنه العدو الرئيسي لألمانيا |
Yazıldığı gibi emirlerin Almanya'nın 19 farklı askeri bölgesinde yedek birliklere dağıtımı yapılacak. | Open Subtitles | كما مكتوب , أوامرك تنشر الفرق الإحتياطية عبر مقاطعات المانيا التسعة عشر كلها |
Bu arada, Patton'un ordusunun ana birlikleri yeniden malzeme desteği alarak Almanya'nın içlerine doğru akmaya başladı. | Open Subtitles | فى هذه الأثناء , الجزء الرئيسى .... "من جيش "باتـون يتزود بالأمدادت والوقود "ويتقدم نحو الــ "ســار |