Kıç yalayıcının biri organize etmeyecek, bedelini kardeşine ödetecek, ama kardeşlerinin kazançlarını almayacak mı? | Open Subtitles | إذا وغد ما لا يود الإنضمام والإشتراك، سيدع أخيه يدفع الثمن، لكنه لن يأخذ الفوائد عندما يجتمعون الأخوة معًا؟ |
Tamam, ATM işinden pay almayacak mı? | Open Subtitles | حسنٌ، إذًا هو لن يأخذ جزء من أمر الصراف الآلي خاصتي؟ |
Tek sahip olduğum şey bu. Ve kimse bunu benden almayacak. | Open Subtitles | انها كل مالدي و لا احد سوف يأخذها مني |
Hak etmedikleri bir şeyi almayacak kadar onurlu çocuklar. | Open Subtitles | هؤلاء الأولاد لديهم الكثير من الشرف من أجل أن يأخذوا شيئا ليس حقا لهم |
Açık açık söyleyeyim. Johnny asla o filimde rol almayacak! | Open Subtitles | دعنى أوضح الأمر لك و لصديقك أيا ما كان جونى فونتاين لن يحصل على ذلك الدور أبدا |
Ve aynı zamanda, kimse birşey almayacak. | Open Subtitles | و في الوقت الحالي لا يأخذ أحد شيئاً لا توجد استثناءات |
Akıl sağlığı yerinde olmadığı için ceza almayacak. | Open Subtitles | (أنها ستاخد حكم (أن جي آر آي |
Jüri tanığın son söylediklerini dikkate almasın, mahkemede almayacak. - Savcılık, soru soracak mısın? | Open Subtitles | لجنة المحلفين ستتجاهل الإدلاء الأخير للشاهدة و المحكمة بالمثل |
bu senin bireysel olarak bütün özgürlüklerini elinden almayacak. | Open Subtitles | بالطبع، هذا لن يأخذ أيًّا من حريّتك كفرد. |
Çok fazla zaman almayacak. Sorun olmaktan nefret ederim. | Open Subtitles | لن يأخذ هذا وقتًا طويلاً أكره أن أثقل عليك |
Çok özür dilerim, çok meşgul olduğunu biliyorum ama bu bir dakikanı bile almayacak. | Open Subtitles | أنا أسف ، يجب أن نسرع لكن لن يأخذ الكثير من الوقت |
Kapıya yakın oturmak istiyorum. Çok zamanımı almayacak. | Open Subtitles | أريد الجلوس بالقرب من الباب فهذا لن يأخذ مني الكثير من الوقت |
Yavaş ol be. Kimse yemeğini almayacak. | Open Subtitles | على مهلك يارجل لن يأخذ أحدُ منك طعامك |
Aksi takdirde hiç kimse almayacak. | Open Subtitles | وإلا لن يأخذها أحد |
Onu asla almayacak. | Open Subtitles | إنها لن يأخذها أبداً |
Tanrı onu benden almayacak. | Open Subtitles | لنْ يأخذها الربّ مني |
Adamların mahkûm almayacak. | Open Subtitles | أأمر رجالكَ بأنْ لا يأخذوا أسرىً |
Skaikru sığınağı tek başına almayacak. | Open Subtitles | (قوم السماء) لن يأخذوا القبو لأنفسهم فقط |
Skaikru sığınağı tek başına almayacak, hepimiz paylaşacağız. | Open Subtitles | (قوم السماء) لن يأخذوا المخبأ بمفردهم سنتشاركه |
Ve siktiğimin Jerry Dantana'sı da tek bir dolar bile almayacak! | Open Subtitles | و جيري دانتانا, لن يحصل على دولار |
Gösteri iyi eleştiriler almayacak. | Open Subtitles | العرض لن يحصل على إشعارات جيدة |
Embriyoları kimse almayacak. Onlar bize ait. | Open Subtitles | لن يحصل احد على الاجنة، انها لنا |
Ve aynı zamanda, kimse birşey almayacak. | Open Subtitles | و في الوقت الحالي لا يأخذ أحد شيئاً لا توجد استثناءات |
Ve aynı zamanda, kimse birşey almayacak. | Open Subtitles | و في الوقت الحالي لا يأخذ أحد شيئاً لا توجد استثناءات |
Akıl sağlığı yerinde olmadığı için ceza almayacak. | Open Subtitles | (أنها ستاخد حكم (أن جي آر آي |
Hem jüri, hem de mahkeme, şahidin son söylediklerini dikkate almayacak. | Open Subtitles | لجنة المحلفين ستتجاهل الإدلاء الأخير للشاهدة و المحكمة بالمثل |