Onu kaldırdım, Alnındaki teri ve ucuz parfümü sildim. | TED | ورفعته للأعلى، وقمت بمسح العرق والعطر الرخيص عن جبهته. |
Onun kalp atışlarını duyacak... ..ve Alnındaki ter damlasını görecek kadar yaklaşman en iyisi yani. | Open Subtitles | لو أردتي أن تسمعين دقات قلبه و تشاهدين العرق على جبهته بصورة أفضل |
Artık Alnındaki pentagram ile diğer işler kolay gelmiyordu. | Open Subtitles | الآن , والنجم الخماسي على جبهته العمل الآخر لم يكن سهلاً |
Evet. Alnındaki o iz sıradan bir yara değil, Harry. | Open Subtitles | نعم، فهذا ليس ندب عادي على جبهتك يا هاري |
Alnındaki o yazıyı düşünüyordum. | Open Subtitles | اسمعي . كنت افكر بتلك العلامة التي على جبهتك |
Alnındaki yaraların çocuğun küreğinden oluşup oluşmadığına bakalım. | Open Subtitles | لنرى إذا التهتك على جبهة هذا الشخص متوافقة مع مجرفة الولد |
Alınındaki bindiyi sildiler (Ç.N; evli kadınların Alnındaki nokta) | TED | مسحوا النقطة الحمراء من على جبهتها. |
Alnındaki kanama bir türlü durmadı ama doktora gitmeyi reddetti çünkü Kahire'de haber yapmaya çalışan başka bir adamım dayak yedi. | Open Subtitles | جبينه لم يتوقف عن النزيف, ولكنه لم يذهب لزيارة الطبيب لأنه لدي رجلٌ آخر تعرض لضربٍ مبرح في القاهرة. |
Çocuğun kan dolaşımına Alnındaki kesikten bulaşmıştır. | Open Subtitles | وصلت مجرى دماء الولد عن طريق الجرح على جبهته |
Alnındaki gerginlik, hızlı kırpılan gözler, bunlar hakiki endişe belirtileri. | Open Subtitles | الخطوط فى جبهته عيناه المندفعتان، علامات على الاهتمام |
Adı David Hernand. O kadar sinirliymiş ki, Alnındaki damarın göründüğünü söylüyorlar. | Open Subtitles | قالوا أنّه كان غاضباً جداً لدرجة أنّ الوريد في جبهته كان يخفق بشكل ملحوظ. |
Ama bu, Alnındaki kurşun deliğiyle, şişmiş, su dolu bir cesedin inkar edilemez bir şekilde ortaya çıkmasından önceydi. | Open Subtitles | ولكن هذا كان قبل الحقيقة التى لا يُمكن نكرانها بشأن جثته المتضخمة المغمورة بالمياه جثه بها ثقب رصاصة في جبهته |
Peki Alnındaki bu kesik nasıl oldu? | Open Subtitles | اذن, كيف اصيب بهذا الجرح فى جبهته ؟ |
Alnındaki damar çatlamak üzere. | Open Subtitles | جبهته المتعرقه على وشك الانفجار |
Sanırım Alnındaki buruşukluğun sebebi Druid'in ölecek olmasından kaynaklanıyor. | Open Subtitles | إن خطورة أمر صبي الكاهن يجعل جبهتك مجعدة لتبدو كمرفق السحلية. |
Keşke Alnındaki işaret bir kapama düğmesi olsaymış! | Open Subtitles | يا ليت العلامة الحمراء على جبهتك كانت زر إيقاف تشغيل |
Sevdiysen yüzünü kızart ve Alnındaki damarlar fırlasın. | Open Subtitles | ان احببتها ، اجعل وجهك احمراً بالكامل وحاول ان تجعل الاوردة تظهر . من جبهتك |
Cebimde Alnındaki morluğu tamamen yok edecek bir şey var. | Open Subtitles | لدي شيء في جيبي الآن... من الواضح تماما أنه سوف يصل هذا كدمة على جبهتك. |
O zaman merkeze gelip kaşındaki küpeye kurbanın Alnındaki yara ile eşleşip eşleşmediğine bakmammıza bir şey demezsin herhâlde? | Open Subtitles | فلن تُمانعي، إذن، أن تأتي معنا للقسم كي أقارن الزرّ الموجود بحاجبكِ بالجرح الذي وجدناه على جبهة الضحيّة؟ |
Ben olsam odaklanırdım, çünkü oğlumun Alnındaki bir parça deri, senin, doğal olmayan ve ani bir şekilde sona ereceğini garanti ettiğim beşlik çakan, kafa tıraşlayan, basket oynayan, insüline ihtiyaç duyan varlığından, çok daha önemlidir. | Open Subtitles | يهمني التركيز ، لأن تلك الرقعة الصغيرة التي على جبهة ابني أكثر أهمية بالنسبة لي تماما من الخمس أهم أشياء بالنسبة لك ، حلاقة الرأس |
Alnındaki bir yara yüzünden çılgına dönmüştü. | Open Subtitles | ثار جنونه بسبب خدش على جبهتها. |
Alnındaki yanık ne peki? | Open Subtitles | ماذا عن الحرق الذى فى جبينه ؟ |
Alnındaki çizgiler sana çok yakışmış. | Open Subtitles | هذه الاربع الخطوط الغاضبه التي على جبينك تصبح جيده |
Bebeğin Alnındaki kana bak. | Open Subtitles | أنظري للدم على جبين الدمية |