| Alton Lunapark'ında kaydıraklı havuzun uzun kuyruğunda bekleme gibi | Open Subtitles | انها تشبه الإصطفاف في طابور انتظار في أبراج ألتون |
| Alton Towers'a iki günlük bilet almamıza rağmen... otel odasından çıkasımız gelmedi. | Open Subtitles | على الرغم من أنني اشتريت تمريره لمدة يومين لأبراج ألتون إلا أننا لم نترك غرفة الفندق |
| Bu yüzden çocukları görme sırası bendeyken, Alton'a onları almaya gidiyorum. | Open Subtitles | لذا عندما يحين دوري لأخذ الأطفال، أقود إلى ألتون, لآخذهما بعد ذلك، |
| Herkes, uzaktan akrabalarının hareketlerinden sorumlu olsaydı Sör Alton hepimiz asılırdık. | Open Subtitles | إذا كان كل رجل محاسبًا على الأفعال في المسافات القريبة سيد التون , لكنا شنقنا جميعًا |
| Lord Karstark, Sör Alton'un kafesi temizlensin. | Open Subtitles | السيد كارستارك , فلترى إن كانت زنزانة السيد التون نظيفة |
| Cesedi teşhis etmek için Alton'daki bir otele gittim. | Open Subtitles | كان عليّ الذهـاب لأحد الفنادق في ألتون, للتعرّف على الجثّة. |
| Alton'un neler yapabileceğini gördün. | Open Subtitles | أنتِ رأيتي مالذي باستطاعة ألتون ان يفعله |
| Bir araya gelip, yukarı kasabadaki Alton'un Korusu'ndan 3 dönüm arazi satın almışlardı. | Open Subtitles | اجتمعوا معاً و اشتروا خمسة هكتارات قطعة من الأرض من شمال البلدة ببستان "ألتون" |
| Alton'un Korusu'nu kendinize geçirmek için üçünüz onu öldürmeye çalıştınız diyorum. | Open Subtitles | ما أقوله هو أنكم الثلاثة حاولتم قتله كي تحصلوا على بستان "ألتون" لأنفسكم |
| Bak dostum, Maud Alton okulunun bakım onarım işlerini yapıyorum. | Open Subtitles | انظر يا رجل، أقوم بأعمال الصيانة (في مدرسة (مود ألتون |
| Alton arkadaşındı. Seni sevmişti Ray. | Open Subtitles | ألتون, كان صديقك لقد أحببك , راى |
| Alton ve Sonny, senin büyük hayranların. | Open Subtitles | "ألتون" و"سوني"، وهما من أشد المعجبين بك. |
| İsmi Alton Meyer, sekiz yaşında beyaz tenli, mavi gözlü ve kahverengi saçIı. | Open Subtitles | (اسمه (ألتون ماير هو بالثمانية من عمره ،أبيض البشرة، عيناه زرقتان وشعره بُنيّ |
| Alton Benes ile yemek yiyeceğimize inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدّق بأننا سنتناول العشاء مع (ألتون بينيس) |
| Banka o frankları gönderdi mi, Alton? | Open Subtitles | ألم يرسل المصرف تلك الفرنكات بعد يا (ألتون)؟ |
| Evet, Alton. Bana söylediklerini, arkadaşlarıma da söylemeni istiyorum. | Open Subtitles | والآن (ألتون)، أريد منك أن تخبر أصدقائي هنا ما أخبرتني به بالضبط |
| Dün gece evde, siz ve Alton'dan başka kim vardı, Bayan Carroll? | Open Subtitles | من كان أيضًا في المنزل الليلة الماضية يا آنسة (كارول)، فيما عداكِ انتِ و (ألتون)؟ |
| Yine de bu notlara bakılırsa Alton tümörü yok etmenin bir yolunu bulmuş. | Open Subtitles | مع ذلك وفقاً لهذه الملاحضات على مايبدو التون وجد طريقة لاستصالئه |
| Alton'un durumunda ise tümör onun bu olayı ileri seviyeye taşımasını sağlıyor. | Open Subtitles | وفي وضع التون هذا الورم يسمح له لأخذ الأمور للمستوى التالي |
| Kurye Alton ile bu deneyleri yapan kişilerle arasında köprü görevi görmüyorsa. | Open Subtitles | مالم يكون العميل هو الوسيط لل الشخص المسئول عن اجراء التجارب على التون |
| Alton yine de masum. JT'ye zarar vermediği sürece. | Open Subtitles | التون ما يزال بريء ليس إن قام بأذية جي تي |