ama aslında bu resim tamamen, farklı yerlerin fotoğraflarının birleştirilmesiyle meydana geldi. | TED | لكن في الواقع هذه الصورة مركبة بالكامل من صور من أماكن مختلفة |
Ebeveynlerinin fotoğraflarını çektim, ama aslında Stacey'nin fotoğrafını çekmek için daha heyecanlıydım. | TED | قمت بإلتقاط صورة لوالديها، لكن في الواقع كنت متحمساً لالتقاط صورة لستايسي. |
En etkileyici omurgasızlar en büyük olanlar gibi görünebilir ama aslında en derin etkileri olan, en ufaklarından biridir. | Open Subtitles | قد يبدو أن أبهر اللافقاريات هم العمالقة، لكن في الحقيقة إحدى أصغرها هي ما تتمكّن من إحداث أكبر الأثر. |
Böylece, durağan yüzü ve durağan yüzü değerlendirmeyi konuştuk, ama aslında biz hareketli yüzü değerlendirmede daha rahatızdır. | TED | إذا لقد تحدثنا عن الوجه الثابت والحكم عليه، لكن في الحقيقة ، نشعر براحة اكبر عند الحكم على وجه متحرك. |
ama aslında kasabada bu ekonomik döngüler çok daha etkili bir şekilde başlayabiliyor. | TED | ولكن في الواقع نبدأ داخل المدينة بإنشاء هذه الدّورات الاقتصادية بشكل أكثر فعالية. |
Bu salonda 600 kişi varmış gibi görünebilir; ama aslında çok daha fazla kişi var burada çünkü her birimizin çok sayıda farklı kişiliği var. | TED | تبدو هذه الغرفة وكأنها تحوي 600 شخص ولكن في الحقيقة يوجد اكثر من هذا العدد لان كل واحد منا يملك عدة شخصيات في نفسه .. |
"Doğayı sevmek ve korumak" demen kulağa iyi geliyor olabilir, ...ama aslında, Nano Ülkesi'ndeki herkes sadece iyi gibi görünüyor. | Open Subtitles | . قول إنك تحب الطبيعة و تهتم بها قد يبدو جميلاً . لكن الحقيقة, إن الجميع في بالد النانو يتألمون |
Mark'ın biraz sert olduğunu biliyorum ama aslında çok tatlıdır. | Open Subtitles | أعلم أن مارك عصبي قليلا لكنه في الحقيقة لطيف جدا |
Müziği paylaşıp, kopyalayıp, mixleyip, yakabiliriz, ama aslında bunların hepsi yasa dışı. | TED | يمكننا التقاسم، التجهيز الحرق، لكن في الواقع فأن ذلك كله غير قانوني. |
ama aslında birlikte çalışarak Dünya'nın ısı derecesine ince ayar veriyorlar. | Open Subtitles | لكن في الواقع بعملهم سوية، أمكنهم بنجاح تعديل حرارة كوكب الأرض |
ama aslında Duolingo bazılarının burada olduğu gerçekten müthiş bir takımın çalışması. Teşekkürler. | TED | لكن في الواقع ديولينجو هو جهد فريق رائع البعض منهم موجود هنا شكراً لكم |
ama aslında, iktisatçıların neden ikinci kişinin parayı geri göndermek isteyeceği konusunda kafası karışmıştı. | TED | لكن في الحقيقة ، إلتبس العلماء الإقتصاديون على أن السبب الذي يجعل الشخص الثاني يعيد بعض المال |
Annem mutluydu, ve bu beni mutlu etti, ama aslında başka bir nedenden dolayı daha mutluydum. | TED | وكنت سعيدا لسعادة أمي، لكن في الحقيقة كنت سعيدا لسبب أخر. |
ama aslında buradaki en zor sözcük, en önemsiz gözükenlerden biri: "Sen" (you) | TED | لكن في الحقيقة الكلمة الأصعب ترجمتها هي إحدى أصغر الكلمات وهي"أنت" ، "you" |
Konsantrasyonumuz bozulduğunda karalama yaptığımız düşünüyoruz, ama aslında karalama, konsantrasyonumuzu kaybetmememiz için bir yöntem. | TED | نحن نعتقد أن الخربشة يقوم بها من فقد الإنتباه ولكن في الواقع ، هو تدبير وقائي لدرع الفكر عن فقدان التركيز. |
ama aslında Uganda'da o dönemde başka birşey daha oldu. | TED | ولكن في الواقع حدث أمرٌ ما في أوغندا في هذه الفترة |
Bu da sizi değişik bir kariyer yapmaya zorlayabilir, ama aslında büyük de bir avantajı vardır: iş rekabeti yok. | TED | ربما هذا .. صادم قليلاً .. اقصد هذا التخصص ولكن في الحقيقة انه تخصص مميز اذ لا أحد ينافسك به |
Hepsi bir arada. ama aslında sadece bir tane var. | Open Subtitles | يعكس شخصا واحد والكل ولكن في الحقيقة هناك واحد فقط. |
ama aslında gerçek şudur; bizler cerrah oluruz çünkü içimizde, derinlerde bizi rahatsız eden şeyi kesip atabileceğimiz düşünürüz. | Open Subtitles | , لكن الحقيقة هي , نصبح جرّاحين لأنه بمكان ما بأعماقنا . . نظن أننا تغلبنا على ما يطاردنا |
Bu acı bir şey ama aslında bir yandan da mutlu bir şey, çünkü onları en saf halleriyle hatırlayabilirsiniz. | TED | و هذا شيء محزن، و لكنه في الحقيقة شيء جيد بشكل ما، لأنك تستطيع تذكرهم بروحهم النقية. |
Adadaki tüm mahkumlar nakledildi. ama aslında öyle olmadı. | Open Subtitles | "وتم نقل كافّة المساجين من الجزيرة، فيما عدا أنّ ذلك ليس ما حدث" |
İnsanlar buna bir yetenek diyor ama aslında bir yük. | Open Subtitles | الناس يسمونها موهبة, ولكنها في الحقيقة هي أقرب مايكون للعبء. |
Her şeyi çözdüğünü sanıyorsun ama aslında duygusal olarak rahatsızsın. | Open Subtitles | و تتظاهرين بأنك متماسكة و لكن بالحقيقة أنت مدمرة عاطفيا |
Katılıyorum ama aslında bölümü, anlaşılmaz olaylar tarihi ve kesinlikle gereksiz değil. | Open Subtitles | أوافق لكنها في الحقيقة أنثروبولوجيا ما وراء الطبيعة وليست دون جدوى بالكامل |
Kağıt üzerinde sadece müdür vekili olabilir, ama aslında, NSS'in bel kemiği o. | Open Subtitles | إنه نائب الرئيس بالاسم فقط ولكنه في الواقع هو من يدير هذه المؤسسة |
Şerif, Kral'ın doğum günü için eğlence düzenliyor ama aslında eğlence Kara Şövalyeler'in antlaşmayı imzalaması adına. | Open Subtitles | يستضيفون إحتفال لعيد ميلاد الملك. بينما في الحقيقة الإحتفال للفرسان السود بتوقيعهم المعاهدة. |
ama aslında sadece, Holly'nin sürekli etrafında bulunmasının çok rahatsız edici olacağını düşünmüştü. | Open Subtitles | ولكن الحقيقة هي أنه يقصد أن يجعل هولي متضايقة جدا عندما تكون حوله |
Beceremedikleri için hiçbir zaman uzağa gidemezler. ama aslında bunu istemezler. | Open Subtitles | لا يبتعدون قطّ لكونهم لا يقدرون، لكن بالواقع لكونهم لا يريدون. |