| - Molly, ben-- ...sikik kitaplarını okuyor ve kendini akıllı sanıyorsun ama değilsin. | Open Subtitles | تقوم بقراءة الكتب اللعينة و تظن نفسك أنك شخص ذكي لكنك لست كذلك |
| Sadece mutlu olmanı istiyorum hepsi bu, ama değilsin. | Open Subtitles | كل ما أريده أن تكوني سعيدة، لكنك لست كذلك |
| ama değilsin. Bu kez savaştığında, değişmedin. | Open Subtitles | لكنك لست كذلك , عندما حاربت هذه المرة لم تتحول |
| Her zaman giysilerinin içinde saklandığın için senin oğlan olduğunu sanıyordum, ama değilsin. | Open Subtitles | أعتقدت بأنك خنثى تحت كل الملابس اللتي ترتدينها ولكنك لست كذلك |
| Hazır olduğunu söylüyorsun ama değilsin. Eskisinden de kötü haldesin. | Open Subtitles | تسمين نفسك منتهياً , ولكنك لست كذلك أنت أسوأ مما قبل , أنت كذلك |
| Kendini çok hassas ve yalnız hissettiğini biliyorum ama değilsin. | Open Subtitles | أعرف أنكِ تشعرين بالضعف والوحدة الآن لكنكِ لستِ كذلك |
| Bak, normal olmak istediğini biliyorum ama değilsin. | Open Subtitles | اسمعي اعرف انتِ تفضلين ان تكوني طبيعية لكنك لست كذلك |
| O buruşuk savaş atı gibi olanlardan olsaydın olurdu ama değilsin. | Open Subtitles | كان ليكون كذلك لو أنك عجوز ما, لكنك لست كذلك |
| Şöyle ki, kontrollü olduğunu sanıyorsun ama değilsin. | Open Subtitles | ما بالأمر هو أنك تظن كذلك, لكنك لست كذلك |
| Hepsine sahip olduğunu düşünüyor olabilirsin ama değilsin. | Open Subtitles | قد تعتقد أنك تحظى بكل تلك الصفات ، لكنك لست كذلك |
| Etrafta Bay Havalı, Bay Bilge gibi dolaşıyorsun ama değilsin. | Open Subtitles | أنت تمشي في الأرجاء وكأنك "السيد "رائع" أو السيد "حكيم لكنك لست كذلك |
| Senin bir fil olduğunu söyledi ama değilsin. | Open Subtitles | لقد وصفت بالـفيل لكنك لست كذلك |
| Biliyor musun? Senin farklı biri olduğunu düşünmüştüm, ama değilsin. | Open Subtitles | أتعرف , ظننتك مختلفاً لكنك لست كذلك |
| Düşünce, kalbini yeniden içeri koyuyorsun. Hazır olduğunu söylüyorsun ama değilsin. | Open Subtitles | وارجعِ قلبك حيثما وقع وتسمين نفسك منتهية ولكنك لست كذلك |
| - ...ama değilsin. - Üst katta boş bir oda var. | Open Subtitles | ولكنك لست كذلك - يوجد حجرة إضافية في الطابق العلوي - |
| ama değilsin. Gerçeklik abartılıyor. | Open Subtitles | ـ لكنكِ لستِ كذلك ـ الحقيقة مبالغ بها |
| Üzgünüm ama değilsin. | Open Subtitles | آسف، لكنكِ لستِ كذلك |
| Üzgünüm ama değilsin. | Open Subtitles | آسف، لكنكِ لستِ كذلك |
| - Mecbur hissediyorsun ama değilsin! | Open Subtitles | أنت تشعر أنه يجب عليك هذا- ! و لكنه لا يجب عليك أرجوك دعني أذهب- |
| Eyalet savcılığına aday olacağını sanıyor ama değilsin. | Open Subtitles | يظنك ستسعين لمنصب النائب العام، ولكنكِ لن تفعلي |
| - ama değilsin. | Open Subtitles | ! ولست كذلك |
| Öbür annelerden daha akıllı olduğunu düşünüyorsun ama değilsin. | Open Subtitles | تظنين أنكي أذكي من الأمهات الأخريات؟ لستي كذلك. |