Öyle ama hiç değilse bunu anladın. Demek ki öğreniyorsun. | Open Subtitles | إنه , لكن على الأقل تعرفين ذلك لذا أنت تتعلّمين |
Portekizce bir şeyler yazıyor ama hiç değilse yanlış anlayamaz. | Open Subtitles | إنهاتقولكلام"برتغالي" لكن على الأقل لن تقلقي عندما يأخذها بطريقة خاطئة |
ama hiç değilse besin azlığına rağmen, hayatta kalabiliyorlar. | Open Subtitles | لكن على الأقل يُمْكِنُها أَنْ تعيش على الحصصِ الضئيلةِ. |
ama hiç değilse, hedef sen değilsin, hedef Peter. | Open Subtitles | لكن على الأقل انت تعرفين انك لست المستهدفة بل بيتر |
- Mükemmel bir mahalle sayılmaz ama hiç değilse Manhattan'ı görebiliyoruz biraz. | Open Subtitles | إنه ليس الحي المثالي، لكن على الأقل يمكننا بالكاد رؤية مانهاتن. |
Başvurabileceğim hiçbir mahkeme yok ama hiç değilse iffetli ol, yüzüme bakmak için ve nesin onu söyle. | Open Subtitles | ليس لدي أي محاكم لألجأ إليها لكن على الأقل تحلى باللياقة بأن تنظر لي في وجهي |
- Ben de. Benimki çok utanç vericiydi ama hiç değilse 100 dolar kaptım, değil mi? | Open Subtitles | تحديّ كان محرجًا تمامًا، لكن على الأقل حصلت على 100 دولار، صحيح؟ |
Evet, ama hiç değilse sutyeni hamura bulanmış bir kadın pişirmiyor. | Open Subtitles | لكن على الأقل هو لَمْ يُهيَّئْ مِن قِبل a عَمَل إمرأةِ a مقلاة عميقة في a حمالة صدر مُنْخَفضة خفيق. |
ama hiç değilse benimle flört ediyor | Open Subtitles | لكن على الأقل هو يَتغازلُ مَعي. |
ama hiç değilse bu sefer tamamen erimediler. | Open Subtitles | لكن على الأقل لم يذوبوا كليا هذه المرة |
Açlıktan ölüyorum, ama hiç değilse elbiseme sığdım. | Open Subtitles | أنا جائعة جداً... لكن على الأقل |
Darcy götün teki olabilir ama hiç değilse cinsel dürtülerin olduğu için sana sürtük muamelesi yapmıyor. | Open Subtitles | ونعم ، (دارسي) سافل لكن على الأقل هو لا يحاول أن يجعلك تشعرين أنك ساقطة لممارستك الجنس |
Haklısın, oradaki Vortigern değil ama hiç değilse Mercia gelmiş. | Open Subtitles | أنت محق هذاليس(فورتيجيرن) لكن على الأقل (مرسيا) هنا |