Ağır suç değil Ama tabii ki endişe edilecek bir şey. | Open Subtitles | , هذه ليست جريمة لكن بالطبع هو شئ يجب القلق حياله |
Ama tabii ki kimse buna inanmıyor. Asla da inanmayacaklar. | Open Subtitles | لكن بالطبع, لا أحد يصدق هذا ولن يفعل أحد آخر |
Geminin dalabileceği azami derinlik 90 metre, Ama tabii ki daha derine inebiliriz. | Open Subtitles | عمق المركب يقدر بــ 90 متراً ولكن بالطبع يمكننا الغوص لأعمق من ذلك |
Yani bu, binayı betimlemek ve tasarımlamak için bir yoldu, Ama tabii ki deneyimleri paylaşmak için de. | TED | لذا فإنها كانت طريقة لرسم المبنى وتصميمه، ولكن بالطبع أيضًا لتوصيل تلك التجارب ببعضها. |
Anlatsaydım gerçekten çok kızardı Ama tabii ki bunu kimseye söylemem. | Open Subtitles | لقد جعله هذا قلقًا جدًا جدًا لكن بالتأكيد لن أخبر أحد |
Sonra kaçiyorlar Ama tabii birkaç dakika sonra tekrar geliyorlar. | Open Subtitles | ثم يهربوا، ولكن بالتأكيد بعد دقائق يعودون مجدداً |
Ama tabii ki, gerçek manada elde edilen karlar ne diye bakarsak, 8000 doların neredeyse tamamı aslında sübvansiyon. | TED | لكن بالطبع, اذا نظرت مالذي يعنيه هذا الربح, حوالي 8000 دولار تذهب في الواقع كأعانات |
Bunun olumlu bir şey yapmak için güvenli bir yol olacağını düşünmüştüm Ama tabii ki olabilecek en kötü şansa sahiptim ve hepimiz tutuklandık. | TED | اعتقدت أنها قد تكون طريقة آمنة لعمل شئ إيجابي، لكن بالطبع وبما أنني أملك أسوأ حظ على الإطلاق فقد تم اعتقالنا جميعًا. |
Ama tabii ki gözleri bulanıktı ve anın büyüsü kaçmıştı. | TED | لكن بالطبع كانت عيناه ملتصقتان بالهاثف، و ماتت اللحظة. |
İnsanlık en büyük icadımız. Ama tabii ki henüz işimiz bitmedi. | TED | أتوافقون؟ لذلك فالإنسانية هي أعظم ما اخترعناه. لكن بالطبع لم ننته بعد. |
Randevunuzu duydum Ama tabii ki, bunu bana söyleme cesaretin falan yok senin. | Open Subtitles | لقد سمعت بموعدكما لكن بالطبع فأنت لم تملك الجرأة لإخباري |
Evet, Ama tabii ki, koruma kapsülünün içindeki sinyali tespit edemedik biz. | Open Subtitles | أي من كان على الجانب الآخر نعم,لكن بالطبع سنكون غير قادرين على كشف تلك الاشارة من خلال الغرفة الشاملة |
Ama tabii ki bu, büyük resmi göstermiyor. Çünkü artık gıdaları bu şekilde üretmeye ihtiyacımız yok. | TED | ولكن بالطبع هذه ليست صورة عظيمة لأننا يجب أن لاننتج غذاءاً كهذا. |
Ama tabii bir paraşütün açılmasının verdiği şokla feci acır. | Open Subtitles | ولكن بالطبع صدمة فتح المظلة كانت ستؤلمه بشدة |
Eski sevgilimi unutmaya çalışıyordum Ama tabii ki, her şeyi daha kötü yaptı. | Open Subtitles | كُنت أحاول تخطي حبيبي السابق ولكن بالطبع, كان هذا أسوأ |
Ama tabii, önce annenle ilgilenmeliyim. | Open Subtitles | ولكن, بالطبع, يحب أن اتعامل مع امك في البدايه |
Ama tabii, dün birden kapımda belirince eski alışkanlıklarım ortaya çıktı. | Open Subtitles | ولكن بالطبع ظهر أمام منزلي دون سبق إنذار وكنتفقط.. لجأت للأمور المعتادة، |
Ama tabii, kalsiyum sülfat işe yarar. | Open Subtitles | لكن بالتأكيد كبريتات الكالسيوم ستكون جيّدة. |
Sesimi tanıyacağınızı düşünmüştüm Ama tabii ki artık Kanada aksanıyla konuşuyorum. | Open Subtitles | أعتقدت من أنكِ ستتعرفين على صوتي لكن بالتأكيد فإن نبرتي كندية الآن |
Kimi zaman kuralların illa ki çiğnenmesi gerekmez Ama tabii ki esnetilebilir ve kesinlikle yeniden yorumlanabilir. | Open Subtitles | وفي بعض الأحيان، القواعد وضعت ليس بالضرورة لخرقها ولكن بالتأكيد لتفسيرها، ألا تظن هذا؟ |
Ama tabii ki istisnalar var. | TED | ولكن بالتأكيد هنالك استثناء لذلك. |
MA: Bence yavaş yavaş değişiyoruz, Ama tabii ki hiçbir şeyin değişmediği ülkeler de var. | TED | مادلين آولبريت : اعتقد ان التغير بطيء ولكن من الواضح ان هناك مناطق كثيرة في دول عدة .. لم يتغير وضعها على الاطلاق |
Ama tabii ki dinlemezler. | Open Subtitles | ولكنه بكل تأكيد لا يفعلون ذلك. |