Kafasının içi anılarla dolu ve yapacak hiç bir şeyi yok. | Open Subtitles | رأسة تنفجر بالذكريات و و لا شيء يُمْكِنُ أَنْ يَعمَلُة حوله |
Demek istediğim, Oregon'a, bir kitap anlaşması ayarlamadan döndüm, bir ajansla anlaşmadan, kafam ve kalbim anılarla dolu döndüm, çok güzel yazarlara, bu kadar yakın durabilmiş olmanın hatıralarıyla. | TED | كل ما أقوله هو، أنه حال عودتي الى أوريغون دون عقد تأليف، ودون وكيل نشر، ومعي فقط عقل وقلب مليء بالذكريات حول جلوسي القريب جدا ً من المؤلفين الرائعين. |
Konuşmak istemeyebilirler, ancak her gününü o kalıcı anılarla geçiren biriyle bağ kurmak güzel. | TED | قد لا يفضلون التحدث، ولكنه من اللطيف أن تتواصل مع شخص يعيش كل يوم بتلك الذكريات الدائمة. |
Belki sıradan bir koltuk gibi duruyor ama babam için anılarla dolu. | Open Subtitles | أدرك بأنه مجرد كرسي بالنسبة إليك لكنه كنز دفين من الذكريات بالنسبة له |
Bu yüzden, nerede yaşarsam yaşayayım ne kadar yaşarsam yaşayayım, beynimi anılarla doldurmak için uğraşıyorum. | Open Subtitles | لهذا كنت دائما أحاول ان أكون حريص أينما أقمت، أن أقيم أطول فترة ممكنة، الفراغات تمتلأ بذكريات |
Herşey böyle başladı, Francisco ve ben... 3 hafta sonra kötü anılarla eve döndük. | Open Subtitles | هكذا كيف ابتدأنا، فرانسيسكو وانا بعد ثلاثة اسابيع عدنا للمنزل بدون أي ذكريات جيّدة |
Evet, yakında Şişko Sam'in elinde, üzerindeki giysiler ve içi anılarla dolu bir bavuldan başka bir şey kalmayacak! | Open Subtitles | قريبا كل ممتلكات فات سام ستكون البدلة التى يرتديها سيكون صندوقا ملئ بالذكريات |
Kafasının içi anılarla dolu ve yapacak hiçbir şeyi yok. | Open Subtitles | ورأسه تموج بالذكريات التى لا يستطيع أن ينساها |
Aslında burası eskiden onların yeriydi ve çok mutlu anılarla doluydu. | Open Subtitles | بل حقيقة ان هذا كان مكانهم وكان مليء بالذكريات السعيده |
Dünyasını anılarla, ilişkilerle, seslerle, kokularla eşyalarla ve sevdiği insanlarla dolduruyoruz. | Open Subtitles | ملئ عالمه بالذكريات, الجمعيات أصوات, روائح أشياء وناس يحبهم |
Güzel anılarla birlikte kötü anılar da gelir ve bende ikisinden de bolca var. | Open Subtitles | بالذكريات الجيدة تأتي الذكريات السيئة و قد حصلت على الكثير من كلاهما |
Ve bu TV rehberleri anılarla dolu. | Open Subtitles | ونشرات برامج التلفاز لديّ الكثير من الذكريات معها |
Bu gece muhteşem anılarla eve döneceğim ama bir anım... gerçekten çok kötü olacak. | Open Subtitles | سوف اذهب الليلة إلى البيت مع الكثير من الذكريات الرائعة و ذكرى واحده مقيته |
O şu an Sen Diego'da güzel anılarla mutlu bir yaşam sürüyor. | Open Subtitles | إنه حي وبصحة جيدة ويعيش في سان دييغو ببعض الذكريات الجميلة |
Tüm kötü anılarla birlikte köpeğimi bir araziye gömdüm. | Open Subtitles | لقد دفنت كلبتى فى مكان بعيد عن هذه الذكريات الأليمه |
anılarla yaşayamazsın, değil mi? Onlardan çok var. | Open Subtitles | لا يمكنك العيش في الذكريات هناك فقط الكثير منهم |
Şimdi, anılarla kuşatılmışım meğer sen yokken bir korkakmışım. | Open Subtitles | الآن، احتضنت بذكريات لقد أصبح جبان. |
İşime burnunu sok, ben de seni kafan patlayana kadar sahte anılarla doldurayım, çünkü ben bu şekilde varım. | Open Subtitles | اعترض طريقي وسأملأ رأسك ... بذكريات مزيفة ، حتى تشتعل النار فيها لأن هذه هي طريقة وجودي |
Seni her zaman güzel ve tatlı anılarla anımsayacaktır. | Open Subtitles | هو سوف فقط يتذكرك بذكريات حلوة وناعمة |
Size hizmet etmekle geçen beş yılım yalnızca mutlu anılarla dolu. | Open Subtitles | لدي ذكريات طيبة فقط بعد خمس سنوات في خدمتكِ. |
-Yıllar sahip olduğunuz eşyalar anılarla dolar, değil mi? Neredeyse fotoğraflardan bile daha iyidir. | Open Subtitles | نعم، حين تكون لديك ممتلكات منذ وقت طويل تصبح لها ذكريات كثيرة |
Her neyse demek istediğim şu ki, onu öyle kötü anılarla bırakacaksın ki, o da seni hatırlatan her şeyden uzaklaşarak o anıları silemeye çalışacak; mesela benim gibi. | Open Subtitles | على اي حال انك سوف تتركها مع ذكريات مؤلمة التي يمكن فقط مسحها عن طريق تركها الى اي شيء يذكرها بك مثلي انا |