"an vardı" - Translation from Turkish to Arabic

    • هناك لحظة
        
    • هناك لحظات
        
    • هُناك وقت
        
    • هنالك لحظة
        
    Fakat ihtiyar bir adamın bana yaklaştığı bir an vardı... Open Subtitles ..لكن كانت هناك لحظة عندما جاء إلي ذلك الرجل المسن
    Tüm delegelerin imzalarını atmak için bir araya geldiği, ne bir gün ne de bir an vardı. Open Subtitles لن تكون هناك لحظة واحدة في اي يوم تجمع به النواب و سجلوا تواقيعهم بتفاهم
    Mutluluktan ölebileceğim bir an vardı. Open Subtitles كانت هناك لحظة ظننت انني سوف اموت بكل سعادة
    Her şeyin mümkün olduğu bir an vardı. Open Subtitles كان هناك لحظات كل شيء كان ممكناً بها
    Çok önce olmayan bir an vardı, ailemin benden önce gittiğini gördüğüm. Open Subtitles كان هُناك وقت ليس منذ فترة طويلة عندما رأيت حياتى بالكامل تضيق علىّ قبلى
    Kurtarılabilecekleri bir zaman, son bir an vardı. Open Subtitles هنالك وقت.. هنالك لحظة ما كان بالإمكان إنقاذهم فيها
    Ona sahip olduğunu hissettiğin bir an vardı ve artık senin olduğunu biliyordun. Open Subtitles كانت هناك لحظة عندما تمكنت منه و عرفت انك تمكنت منه
    Bize iyiliğinin dokunduğu ufak bir an vardı. Open Subtitles كانت هناك لحظة عابرة، حين أسدت لنا معروف
    Dün aramızda ki durumun doğru gözüktüğü bir an vardı. Open Subtitles كانت هناك لحظة سريعة بالأمس حيث شعرت إن كل شئ بيننا صحيح
    Bir an vardı, ön sevişme sırasında tek bir an ki belki de boşalmaya yaklaşmış olabilirdim. Open Subtitles كانت هناك لحظة لحظة واحدة أثناء المداعبة والتي كدت أن أقذف حينها
    Kafama takılan bir an vardı, evet. Open Subtitles كانت هناك لحظة نوعا ما ستعلق فالذاكرة , نعم
    Ve bir an vardı aniden--aslında bir sonraki şey. TED وهكذا كان هناك لحظة عندما فجأة -- في الواقع، والشيء التالي.
    Öyle bir an vardı ki neredeyse öpüşüyorduk. Open Subtitles كانت هناك لحظة قاربنا فيها على التقبيل.
    Dün aksam bir an vardı ki o Finli cücelerle, Maori kabilesi arasındayken hayatımın geri kalanını bu kadınla geçirebilirim diye düşündüm. Open Subtitles كانت هناك لحظة عندما كَانتْ مع الفلنديين-الأقزام ورجل القبيلة الماوري نعم-عندها ظننت
    - Çoğu zaman kıç üstü düştüğünü gördüm. - Bir büyülü an vardı. Open Subtitles لقد شاهدته يقع على مؤخرته معظم الوقت - أجل كان هناك لحظة واحدة من السحر -
    Ama lanet olası bir an vardı. Open Subtitles لكن كان هناك لحظة حميمية بيننا
    Fakat öyle bir an vardı ki iki kişi olup üç kişi olmak üzereyken tam olarak nerede olmamız gerektiğini hissettim. Open Subtitles ...لكن كانت هناك لحظات ...حيث كنا نحن الأثنان فقط ...على وشك أن نكون ثلاثه
    Hayatımda, Katarina Rostova'ya tam olarak ne olduğu hakkında emin olduğum bir an vardı. Open Subtitles كان هُناك وقت في حياتي عندما كُنت أشعر أنني واثق " مما حدث بالضبك لـ" كاتارينا روستوفا
    Saçlarını okşadığın bir an vardı. Open Subtitles هنالك لحظة لامست أصابعكِ شعره

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more