Dava kapanmadan önce anlaşmak için bir şansımız var ama kapanıyor ve kapandığı zaman onlara ayı bile teklif etsek boş. | Open Subtitles | لدينا فرصة لتسوية هذا قبل أن يظهر هذا للعيان لكن الوقت يمر وإن لم نقم بهذا فعرض القمر عليهم لن يكون كافياً |
Bir zafere ihtiyacımız olduğunu söyledi ve bunu da anlaşmak için kendine koz ediniyor. | Open Subtitles | قال ان العالم يعلم يجب علينا الفوز حاول النفوذ للحصول على لي لتسوية. |
Bir zafere ihtiyacımız olduğunu söyledi ve bunu da anlaşmak için kendine koz ediniyor. | Open Subtitles | قال ان العالم يعلم يجب علينا الفوز حاول النفوذ للحصول على لي لتسوية. |
100,000 doları anlaşmak için vermiyoruz. | Open Subtitles | ستضيع وقتنا ال 100,000 دولار ليست لتسوية هذا |
Bu, farklılıklarda dostça anlaşmak için bir girişimdir, ...şirketin çıkarları, sizin çıkarlarınız için, çünkü siz bu şirketin ortaklarısınız. | Open Subtitles | إنها محاولة لتسوية الخلافات وديًا والتي هي في مصلحة الشركة وفي مصلحتكم الخاصة |
Aynı zamanda davada anlaşmak için üç milyon dolar teklif etti. | Open Subtitles | وكذلك عرض علي 3 ملاين لتسوية القضية |
Bu anlaşmak için baskı yapabileceğimiz bozuk bir petrol firması değil, Diane. | Open Subtitles | هذه ليست شركة نفط فاسدة يمكننا الضغط عليها لتسوية ، (دايان) |