Cali çocukları ve Narkotik'in anlaştığı tek bir nokta vardı. | Open Subtitles | هذا شيء اتفق عليه أفراد كالي ومكتب مكافحة المخدرات |
Ama Cao Man'ın tavrına bakarsak, çoktan yabancılarla anlaştığı görünüyor. | Open Subtitles | (ولكن بالنظر إلى سلوك (كاومان فيبدو أنه اتفق مع الأجانب بالفعل |
Paul Wong'un ülkeye gizlice girişine izin verileceği üzerine FBI ile anlaştığı doğru mu? | Open Subtitles | هل هو صحيح بأن (بول وونغ) اتفق . مع مكتب التحقيقات الفيدرالي للسماح له بالهرب خارج البلاد |
Bana, ikinizin ilk defa anlaştığı tek konunun kocamın ölmesine... izin vermek olduğunu mu söylüyorsunuz? | Open Subtitles | هل تقولون لي أن المرة الوحيدة التي تتفقون فيها على شيء هي عندما تقررون أن على زوجي أن يموت ؟ |
Hepinizin üzerinde anlaştığı bir karara varabildiniz mi? | Open Subtitles | هل توصلتم لحكمٍ على المدعى عليه تتفقون عليه جميعكم؟ |