Belkide neye sahip olduklarını bilmiyorlar, yada ne kadar şanslı olduklarını... ve onlar anlamadan önce, patron senin onların şanslarını değiştirecek bir yol bulmanı istiyor. | Open Subtitles | لعلهم لا يعرفون ماذا لديهم أو كم كانوا محظوظين وقبل أن يدركوا ذلك يريدك الرئيس أن تجد وسيلة لتغير حظهم |
Lisa, lütfen herkes nasıl kötü bir baba olduğumu anlamadan geri dön. | Open Subtitles | ليسا، إرجعي للبيت قبل أن يكتشف الناس أني أب سئ |
Artık ona ihtiyaç olmadığını anlamadan önce ona vereceğim son bir oyuncak. | Open Subtitles | شيء من أجله ليلعب بها قبل أن يدرك في النهاية أنه ليست هناك حاجة بعد الآن |
Nereye gittiklerini anlamadan insanları buradan yollayacağız. | Open Subtitles | ضع هؤلاء الناس على السفن قبل أن يعلموا إلى أين هم ذاهبون |
Asla bulunamayacağını anlamadan ve pes etmeden önce kaç ay geçti? | Open Subtitles | كم شهراً و هي تعاني قبل أن تيأس و تلاحظ إنها لن تنقذ أبداً؟ |
Buradakiler Ajan Lee olmadığını anlamadan önce. | Open Subtitles | و تعود إلى مسرح الأوبرا قبل أن يكتشفوا كذبَ ادّعائك. |
Ne olduğunu anlamadan her şey bitecek. | Open Subtitles | سيكون كل شئ أنتهي قبل أن تدري |
Aynı toprak parçasını besin akışlarını anlamadan 40 asır boyunca ekip biçemezsiniz. | TED | لا يمكنك زراعة نفس قطعة الأرض على مدى ٤٠ قرناً دون فهم حركة انتقال الغذاء. |
Ve nasıl olduğunu anlamadan, Kanada Yunanlılarla dolacak. Her yerde Yunanlılar! | Open Subtitles | و قبل أن تدركي ذلك فستكون كندا ممتلئة باليونانيين |
Peki, söyle onlara, bütün bu olanlar tamamen bir yanlış anlamadan ibaret. | Open Subtitles | سو قل لهم ان كل هذا سوء تفاهم سيد جاكسون |
Böyle kolay kurtulamaz. Kayıp olduğunu anlamadan önce onu geri götürmeliyiz. | Open Subtitles | . انه رجل سي ولن يسكت بسهولة علي هذا . يجب ان نعود قبل ان يدركوا انه قد فقد |
Onlar durumu anlamadan bir an önce buradan sıvışsak iyi olur. | Open Subtitles | على الأرجح يجدر بنا المغادرة قبل أن يدركوا أن الرجل الذي يتقاتلون بسببه |
Ellerindekinin yanlış silah olduğunu anlamadan önce bize bir hafta kazandırıyorum. | Open Subtitles | هيّا , إنّي اوفّر لنا أسبوعا آخر قَبل أن يدركوا أنّ لديهم السلاح الخاطيء |
İnsanlar olup biteni anlamadan bir şeyler yapsan iyi olur diyecektim. | Open Subtitles | كنت أقول من الأفضل أن تفعلي شيئاً قبل أن يكتشف الناس ماذا يحدث |
Kimse neler çevirdiğimizi anlamadan bu işi bitirmeliyiz. | Open Subtitles | يجب فقط أن نحل هذه المسألة قبل أن يكتشف أي شخص ماذا فعلنا |
Şimdi, halk oylarının buharlaştığını anlamadan bunu nasıl durduracağız? | Open Subtitles | الآن، كيف يمكننا وقف هذا قبل أن يدرك الجمهور أنه يتم تبخير أصواتهم؟ |
Birinci Bölük onu hemen öldürmemiz gerektiğini düşünüyor ne olduğunu anlamadan evvel. | Open Subtitles | القسم الأول" يظن أن علينا قتله الآن قبل أن يدرك من يكون |
Onlar ne olduğunu anlamadan tırmanıp geçeriz. | Open Subtitles | حسناً، سنكون صعدنا ونزلنا قبل أن يعلموا ما حصل |
Hepsini vurdum onlar orada olduğumu bile anlamadan. | Open Subtitles | وأرديتهم جميعاً.. قبل أن يعلموا حتى أنني كنت هناك |
Annem gittiğini anlamadan, Jimmy'i bulmamız gerek. | Open Subtitles | يجب ان نجد جيمي قبل أن تلاحظ أمى بإختفائه .. |
Onlar, senin gittiğini anlamadan önce revire geri dön. | Open Subtitles | عُد إلى المشفى قبل أن يكتشفوا أنَّكَ غير موجود |
Ve sen anlamadan, onunla beraber. | Open Subtitles | وقبل أن تدري ستكون معه. |
Fakat bu bile eksiktir çünkü tek bir metropolü diğerleriyle olan bağlantısını anlamadan anlayamazsınız. | TED | ولكن حتى هذه غير مكتملة لأنه لا يمكنك أن تفهم أي مدينة ضخمة دون فهم علاقاتها مع الآخرين. |
Ses yeraltı mezarlarında dolaşmaz. Ne olduğunu anlamadan kaybolursun. | Open Subtitles | فالصوت لا ينتقل في سراديب الموتى يمكنك أن تضيعي قبل أن تدركي ذلك |
Her şey bir yanlış anlamadan ibaret. | Open Subtitles | هذا الأمر برمّته كان سوء تفاهم كامل. |
Bu orospu çocukları ne olduğunu anlamadan biz oraya varmış oluruz. | Open Subtitles | سوف نكون هناك, قبل أن يعلم أولاد الكلاب هؤلاء ماذا أصابهم |
Ve aniden, ben ne olduğunu anlamadan elimi burnuna doğru götürdü ve parmağımı burnunun içine soktu. | Open Subtitles | فجئةً، قبل أن أعلم بما كان يحدث... قام برفع يدي بأعلى أنفه... وأدخل إصبعي داخل أنفه. |
Adam anlamadan çalmanın bir yolu yok--- bu da demektir ki o kaprisli şeyi çalmak zorunda kalıcam. | Open Subtitles | أعني مستحيل سرقتها دون أن يشعر بها أحد مما يعني أنه يجب أن أتعامل مع هذه بطريقة خاصة |
Tavuk salatası olduğunu anlamadan önce bir buçuk tane yedi. | Open Subtitles | فأكلت شطيرة و نصف قبل أن تدرك الحقيقة... إنها سلطة دجاج |