Bütün bu şeyleri yaşamadan önce toplumun bu role (anneliğe) ne kadar sıkı bağlı olduğunu anlamamıştım. | TED | لم أفهم إطلاقًا مدى قوة تشبث المجتمع بهذا الدور حتى عايشت هذا. |
Her şeyden önce, bu kadar çok insanı bir anda nasıl öldürülebileceklerini anlamamıştım. | Open Subtitles | وأنا لم أفهم مايجري حولي كيف تمكنوا من قتل هذا الكم الهائل من البشر؟ |
Görevin imkansız olduğunu neredeyse sonuna, son güne kadar anlamamıştım | Open Subtitles | لم أدرك إستحالة هذه المهمة إلا في اليوم الأخير، في النهاية تقريبًا |
İkinizin birbirine o kadar yakın olduğunu hiç anlamamıştım. | Open Subtitles | لم أستوعب يوماً أنكما كنتما بهذا القرب. |
Tam olarak anlamamıştım. Ve Paul Rand biraz aksi bir tasarımcıydı, bilirsiniz, aksi bir tasarımcı, sanki güzel bir, güzel bir Fransız ekmeği gibi? | TED | و لم أفهمها تماما.و بول راند كان مصمم من النوع الفظ فظ، أي أنه جيدا جدا، مثل الخبز الفرنسي، |
10 yaşındayken bunun ne kadar müthiş birşey olduğunu anlamamıştım. | TED | وعندما كنت في العاشرة، لم أكن أدرك مدى روعة هذا الأمر. |
Ama tam olarak anlamamıştım. Eksik bir nokta vardı . | Open Subtitles | لكنّي لم أفهمه حتى الآن كان غائباً عني الكثير |
Bunu o zaman anlamamıştım ama sanırım doğru. | Open Subtitles | لم أفهم ذلك وقتها لكنى أعتقد أن تلك هى الحقيقه |
Evet. Niye öyle demişti anlamamıştım... Ama şimdi anlıyorum. | Open Subtitles | بلى ، لم أفهم أبداً لمَ فعل هذا، حتى الآن |
Komik. O şarkının neyle ilgili olduğunu hiç anlamamıştım. Sonunda anladım. | Open Subtitles | لم أفهم قط معنى الأغنية والآن فهمت أخيراً، مرض الكبد |
Karmanın beni iyi birşey yapmaya çalıştığım için neden cezalandırmaya çalıştığını anlamamıştım. | Open Subtitles | لم أفهم لما كانت العاقبة الأخلاقية تعاقبني لمحاولتي فعل الصواب |
O gece seni öldürmemi istediğinde nedenini anlamamıştım. | Open Subtitles | تلك الليلة حين طلبت مني أن أقتلك لم أفهم لماذا |
Şu ana kadar... senin kötü ruhlu bir cadı olduğunu anlamamıştım. | Open Subtitles | لم أدرك قبل الآن... مدى الشر و الاحتيال اللذين تتسمين بهما |
Şu ana kadar senin evdeki varlığını ne kadar özlediğimi anlamamıştım | Open Subtitles | لم أدرك قبل الآن كم افتقدت وجودك الكئيب في المكان |
O zaman anlamamıştım ama şimdi anlıyorum. | Open Subtitles | لم أستوعب الأمر حينها ، لكن... أنا أستوعبه الآن |
Bana sorma.Onun karakterini hiç anlamamıştım zaten. | Open Subtitles | لا تسألني. فلم أفهمها يوماً كشخصية فكيف على الحقيقة. |
Kimsesiz çocuk resmini kastettiğinizi anlamamıştım da. Anladım. | Open Subtitles | ـ لم أكن أدرك إنّكِ كنتِ تقصدين ذلك المتشرد ـ فهمت |
Yirmi yaşımdayken anlamamıştım ve hala da nefret ediyorum. O yüzden hepinizin cehennemin dibine kadar yolu var. | Open Subtitles | لم أفهمه عندما كنت عشريني وبالتأكيد أكرهه الآن. لذا اذهبوا للجحيم جميعكم بلا استثناء. |
Kusura bakma, dedektif. Arkadan senin olduğunu anlamamıştım. | Open Subtitles | آسف أيتها المحققة لم أُدركُ أنّه أنتِ من الخلف |
Şimdi düşünüyorum da, belki de... kafasından geçenleri hiçbir zaman anlamamıştım. | Open Subtitles | ، بدات افكر فى الامر ربما لم افهم ابداً ما يدور بخلده |
Yedi yaşında idim. anlamamıştım. | TED | كُنت في السابعة من عمري ولم أفهم حينها ما قصدته أمي. |
- Ne dediğini anlamamıştım. | Open Subtitles | أنا لَمْ أَفْهمْ ما قالَ. تلك بالضبط وجهة نظري |
Bunu bana altı ay önce anlattığında da anlamamıştım. | Open Subtitles | مثلما لم أستوعبه عندما صغته لي منذ ستة أشهر مضت |