anlamsız bir hayattaki, tek gecelik ilişkiler o kadar kötü olamaz. | Open Subtitles | حياة بلا معنى, ليلة واحدة لن تكون بهذا القدر من السوء |
anlamsız bir akşam yemeği için geleceğimizi büyük bir riske atamayız. | Open Subtitles | حسنا, من الممكن أن نخاطر بمستقبلنا من أجل عشاء بلا معنى |
Benimki değil, sizin isimleriniz, genç, esmer, Washington muhabiri ...kılığına bürünmüş, ayartıcı bir kadınla olan anlamsız bir ilişki yüzünden, acı çekti. | Open Subtitles | إنها أسمائكم ليس إسمي التي عانت من العلاقة التي بلا معنى مع تلك الغاوية على هيئة صحفية صغيرة من واشنطن |
Bu yüzden "Ben bu gece çorba istiyorum" cümlesi, "Çorba gece ben bu istiyorum" gibi anlamsız bir cümleden farklıdır. | TED | ولهذا فإن جملة مثل: "أريد حساء الليلة". مختلفة عن جملة مثل "حساء أريد أنا الليلة" وهذه الجملة لا معنى لها. |
Ve insanlarımızın çoğu anlamsız bir savaş için ölmediler. | Open Subtitles | و أن العديد من أفراد شعبنا ماتوا و هم يخوضون حربا لا معنى لها |
anlamsız bir törende bulunmak istememem sıcak ve sevecen olmadığımı göstermez. | Open Subtitles | أريد أن أقوم بطقس ليس له معنى لا يعني أني لست انسانة دافئة و حنونة |
Şu plastik Azir Kasesi gibi anlamsız bir şeye dönüşüyor. | Open Subtitles | ويصبح كبلاستيك وبلا معنى... كهذا البلاستيك الغبي طاسة لازاروس. |
Bu yararsız olur. Bu anlamsız bir etkinliktir, ki onu bu kadar önemli yapan şey de budur. | TED | فهو أمر لا معنى له ونشاط عبثي وهو أمر هام للغاية لهذا السبب تحديدًا |
İkimizde anlamsız bir yalan olmadığını bilecek kadar beraber çalıştık. | Open Subtitles | لقد علمنا في هذا المجال لمدة تكفي بأن نعرف بعدم وجود شيء إسمه كذبة بلا معنى ما مدى تورطك في هذا؟ |
Hiçbirşey ifade etmeyen bir gece olmuştu. Gerçekten anlamsız bir geceydi. | Open Subtitles | كانت هناك ليلة لا تعني لي شيئا ليلة بلا معنى |
Bu akşam çıkarken basit, anlamsız bir kaçamak yapmayı düşünüyordum. | Open Subtitles | أتعرف, لقد خرجت الليلة , أبحث عن علاقة رخيصة بلا معنى |
Normal insanlar gibi, anlamsız bir geyiğe asla giremez. | Open Subtitles | لا تستطيع إجراء نقاش بلا معنى كأيّ شخص طبيعيّ. |
Şimdi pes edip onlara bomboş ve anlamsız bir zafer kazandırabiliriz. | Open Subtitles | و الأن أرى أنه بإمكاننا التراجع و منحهم نصر فارغ بلا معنى |
Hayır Chicago'luyum. Aslında, erken bunama anlamsız bir tabir... | Open Subtitles | لا ،من شيكاغو ،فى الواقع إن " الخرف المبتسر " جملة بلا معنى |
Birkaç heyecanlı serserinin bir gelecekleri olmadığını bilmeden ahmakça, kaçışı mümkün olmayan bu kasabadaki anlamsız bir maç için gösterdikleri mücadele. | Open Subtitles | ثلة من المفرطي الحماسة حمقى ما يكفي لمعرفة أن لهم مستقبل يناضلون في معركة لا معنى لها |
Major Kururugi, bu anlamsız bir fedakarlık değil! | Open Subtitles | أيها الرائد كوروروجي هذه ليست بتضحية لا معنى لها |
Şu anda anlamsız bir oyunu düşünecek değilim. | Open Subtitles | أنا لن أذهب أيضاً لايمكني التفكير في لعب مباراة لا معنى لها الأن |
Kıymet verdiğimiz şeyleri anlamsız bir şekilde daha çok şişko ve daha az çekici yapmak adına şeker ve çikolata vererek kendi devletine başkaldırdığı için halk tarafından başı kesilmiş bir adam. | Open Subtitles | رجل معروف عامتا أنه مقطوع الرأس عرف حكومته، بواسطة تبادل الحلويات والشوكولاتة بتقديمها إلى الكائنات التي لا معنى لها |
anlamsız bir törende bulunmak istememem sıcak ve sevecen olmadığımı göstermez. | Open Subtitles | أريد أن أقوم بطقس ليس له معنى لا يعني أني لست انسانة دافئة و حنونة |
anlamsız bir şeyler var ve bunu hissediyorum. | Open Subtitles | ان هذا ليس له معنى... خصوصا بالنسبة لى |
Böyle bir yerde anlamsız bir şekilde ölemezsin. | Open Subtitles | يجب ان لا تموت في مكان بلا معنى كهذا |
Böyle bir yerde anlamsız bir şekilde ölemezsin. | Open Subtitles | يجب ان لا تموت في مكان بلا معنى كهذا |
Hayvanlar sokaklarda cesetleri yiyordu, etrafımda açlık vardı, kötülük, korkunç bir şiddet vardı -- anlamsız bir şiddetti. | TED | رأيت حيوانات تقتتات على الجثث في الشوارع، الجوع يحوم حولي، عنف وحشي فظيع -- عنف لا معنى له. |
Gerçek değil. Bu yüzden anlamsız. Bir anlam istiyorum. | Open Subtitles | إن لم يكن حقيقياً فلا معنى له أريد معنى |