Tamam, annen için kuzu yününden battaniye aldım. Edinburgh malı. | Open Subtitles | حسنا , جلبت لأمك صوف حملان مصنوعة يدوياً في أدنبرة |
Ayakkabılarınız güzelmiş, annen için üzüldüm, bana o muzlu kek tarifini yolla. | Open Subtitles | حذاء جميل، آسف على ما حصل لأمك ارسلي لي وصفة كعكة الموز |
Sen iyi olabilirsin ama annen için aynı şey geçerli değil. | Open Subtitles | قد تكون بخير، لكني أعلم أن هذا ليس صحيحاً بالنسبة لوالدتك |
Yalnızca annen için gerçekten çok üzgün olduğumu söylemek istemiştim. | Open Subtitles | أردت فقط أن أخبرك آسف للغاية بشأن والدتك |
Hadisene ufaklık, annen için kaldır bakalım. | Open Subtitles | حسناً, هيا, يا صديقي الصغير, فلتشتد ولتصلب من أجل أمك |
Amerika'lı bir gözlemci ziyarete gelecek. annen için endişelenme. | Open Subtitles | هناك مراقب أمريكي سيحضر مع جو لا تقلقي بشأن أمك |
Ben, ona, kızına aşık değilmişim gibi davranıyorum o da, sanki annen için, benimle düello yapmak istiyormuş gibi. | Open Subtitles | لقد حاولت أن أتصرف وكأني لست واقعٌ في حب أبنته وهو يتصرف كما لو أراد أن يبارزني على أمك |
8 yaşındaydın. O zamanlar annen için neyin önemli olduğunu bilecek yaşta değildin. | Open Subtitles | كنت بالثامنة، ولا أظنّكَ كنت في سنّ يخوّلك معرفة أهم شيء بالنسبة لأمك. |
annen için ayırdığım bu odada Odell, evinde gibi rahat ol. | Open Subtitles | إعتبر نفسك في منزلك هنا في غرفة تركتها لأمك |
Eğer annen için birşeyler yapmak istiyorsan, babanı görmen gerekmeyecek mi? | Open Subtitles | بتأدية شيئ لأمك ألن تضطر الى رؤية والدك؟ |
- annen için olan aşkın gibi... ve Jess. - Cehenneme git. | Open Subtitles | نفس الحب الذي تكنّه لوالدتك و جسي إذهبي للجحيم |
annen için yapabileceğin en iyi şey onunla bu konuyu konuşmak. | Open Subtitles | أفضل ما يمكنك فعله لوالدتك هو التحدث معها عن الأمر |
Oh, bu annen için, canım. Bu finansal şartlarımız belirten yasal bir sözleşme. | Open Subtitles | وهذه لوالدتك يا عزيزتي, إنّه عقد قانونيّ ويعرض شروطنا الماليّة. |
annen için üzgünüm. | Open Subtitles | آسفه بشأن والدتك أجل, و أنا أيضا |
Bak, annen için endişelenmiyorum. | Open Subtitles | أنا لست قلقاً بشأن والدتك أنا فقط أفكر بـ... |
Tatlım neden annen için bir hemşire çağarmıyorsun. | Open Subtitles | عزيزتي، اركضي ونادي الممرضة من أجل أمك |
annen için üzgünüm ama onun ölümü gerekliydi. | Open Subtitles | أنا آسف بشأن أمك لكن كان لابد من موتها. |
annen için kötü olabilecek bir şeye karşı duyarlı olacağını düşünmüştüm. | Open Subtitles | ظننت أنك ستكون حساساً تجاه الأمور الصعبة على أمك |
Annen böyle olmasını istemezdi. - Basma. - annen için yap. | Open Subtitles | لم ترغب والدتك بهذا قط - افعلها لأجل والدتك - |
Bence yardım etmemin en iyi yolu bu. annen için olmasaydı, | Open Subtitles | واعتقد انها افضل طريقة لمساعدتك لو لم يكن من أجل والدتك |
Benim için yapmıyorsan bile annen için yap. | Open Subtitles | إذا لم تفعل هذا لأجلي فعلى الأقل أفعل هذا لأجل أمك |
Bunu onlara ödet. Sevgili annen için. | Open Subtitles | اجعله يدفع الثمن إكراماً لأمّك العزيزة |
Baban, o müzik kutusunu annen için yaptırmıştı. | Open Subtitles | لقد صنع اباكي صندوق الموسيقى هذا من اجل امك |
Elbette, mesela bu akşam kasabada bir katil varken annen için endişelendin. | Open Subtitles | الليلة . على سبيل المثال كنت قلقا على والدتك من هذا القاتل |
- annen için çok üzüldüm. | Open Subtitles | -أنا أسفة بشأن أمكِ |
- annen için çok üzgünüm. | Open Subtitles | أنا حزين من اجل أمك حسنا |
Bu sadece annen için. | Open Subtitles | هذا من أجل والدتكِ فحسب. |