Sevgilin Ansel'e bak. Kararlı bir çevre savaşçısı. | Open Subtitles | انظرى لصديقكى أنسل انه محارب لأعداء البيئه |
Erkek arkadaşın Ansel'a bak. Kendisini doğal çevreye adamış bir | Open Subtitles | انظرى لصديقكى أنسل انه محارب لأعداء البيئه |
Ansel Adams'ın Sonbaharda Ay'ı nereden çektiğini göstermeye çalışıyordum. | Open Subtitles | كنت أحاول أن تظهر لك حيث قتل أنسل آدمز الخريف القمر. |
Ansel'a en iyi tedavi uygulansın diye Monica, patronunun suçunu üstlenmiş. | Open Subtitles | تحمّلت (مونيكا) ذنب رئيستها وذلك كي يُحظى (آنسل) بأفضل علاج ممكن |
Başlar başlamaz Ansel, şirketin yüzü oluverdi. | Open Subtitles | فى الحال, آنسل, إنه أصبح وجهًا للشركة |
Çok güzel kokuyor. Chris, Ansel, biraz KFC yiyecek kadar aç mısınız? | Open Subtitles | (رائحة طيبة، ( كريس) ، (آنسيل (هل أنتم تشتهون وجبة (دجاج كنتاكي |
- Yine de Ansel'i, kocanı ikaz etmedin. | Open Subtitles | (و بعد ذلك لم تنصحي زوجكِ (آنسيل أن يكون ضد هذه الفكرة |
Ansel Adams da liseyi bitirmemiş. | Open Subtitles | أنسل آدمز لم ينهي المدرسة الثانوية. |
Selam, Tatlım, ben Ansel. | Open Subtitles | عزيزتى انا أنسل |
Manzara fotoğrafçılığının babası Ansel Adams, vahşi doğaya ancak görüntülerle yaratabilecek bir hareket kazandırmıştı. | Open Subtitles | كما تعلمون، كان (أنسل آدمز) الأب لكل تصوير للمناظر الطبيعية و هو من اخترع الحركة حول البرية الصّور فقط تلك يمكن أن تكفي |
Paranın sende olduğunu söyle Ansel. | Open Subtitles | (ما أعرفه هو أنّك قد حصلت على النقود ، (أنسل |
Bana lanet paramı vereceksin Ansel, çünkü bitmek bilmez isteklerinden bıktım. | Open Subtitles | أعد إليّ نقودي (أنسل) لأنّني قد سئمت من مطالبتك |
Arkadaşım Ansel ile tanışmışsınız. | Open Subtitles | أرى أنك التقيت صديقي أنسل. |
Ansel'ı aramayı bırakabilirsin. | Open Subtitles | تمكنك مبارحة البحث عن (أنسل)، فإن (كلاوس) قتله. |
Ansel, kanserdi. Tamamen iyileşti, ama hala zayıf. | Open Subtitles | أصيب (آنسل) بالسرطان، وقد تعافى تماماً الآن لكنه لا يزال ضعيفاً |
Ansel kanser olduğunda başa çıkma şekli, ağrı kesici ve adi bir sevgiliyle oldu. | Open Subtitles | حين كان (آنسل) مصاباً بالسرطان كانت طريقتها بالتغلب على ذلك بالمسكّنات وعشيق فاسق |
Ansel, annemle buluşmak için yoga salonuna gider. | Open Subtitles | ذهب (آنسل) لملاقاة والدتنا بحصص اليوغا والإيروبيكس |
Haberlerde hırsızlık olayı çıktığı için Göksediri Hastanesi'ndeki doktorlar Ansel'ı öğrenip bize yardım etmek için aradılar. | Open Subtitles | سمع الأطباء بمشفى "سيدار أوف زيون" بشأن (آنسل) وإتصلوا لمساعدتنا |
Eğer suçu üstlenip, ortadan kaybolursa Ansel'ı Kaliforniya'daki en iyi kanser programına sokacaktın ve ortaya çıkmaması için Monica'ya her ay para verecektin. | Open Subtitles | إن تحملت اللوم وإختفت فستدخلين (آنسل) لأفضل برنامج علاج في كاليفورنيا وكنتِ تدفعين لها أجرة شهرية كي تبقى مختفية |
Doğru ya, Filpatrick bunu sabah söylemişti, öyle değil mi Ansel? | Open Subtitles | صحيح , (فليباترك) أخبرنا بذلك هذا الصباح ,أليس كذلك (آنسيل)؟ |
Ansel, lütfen! Ansel şu anda sana yardım etmeye pek de hevesli değil. | Open Subtitles | ـ (آنسيل) , أرجوك ـ (آنسيل) لا يميل لمساعدتك في هذه الوقت |