Hiçbir şeyi. Seni bir yere tıkılmış antikaların tozunu alırken düşündüm de. | Open Subtitles | لا شيء، افترضتُ أنّك ستكونين مدفونةً في غرفةٍ تنفضين الغبار عن التحف |
Şimdilerde polenler nerede uyuşturucuların yapıldığını bulmada, bankotların nereden geldiğini bulmada, antikaların kaynağını bulmada, ve gerçekten satıcının geldi dediği yerden gelip gelmediğini belirlemede kullanılıyorlar. | TED | وهذه الطريقة تستخدم الآن لتعقب مواقع إنتاج العقاقير المزيفة ومواقع تزوير الأموال وحتى المناطق التي جاءت منها التحف الأثرية والتأكد من أنه بالفعل جاءت من المكان الذي يقول بائعها أنه جاءت منها |
Ama mücevher ve antikaların hiçbiri çalınmamış. | Open Subtitles | ولكن المجوهرات أو التحف لَم تؤخَذ |
Eğer o antikaların izini bulabilirsek, | Open Subtitles | لو إستطعنا تتبع تلك الأثريات هذا سيقودنا إلى القاتل |
Ve eğer antikaların yerini Lars'tan | Open Subtitles | ولو عذبه للحصول على موقع الأثريات |
Sırf antikaların nakliyesi yüzünden. | Open Subtitles | بسبب هذه شحنة التحف. |
- Bu da antikaların için korsan! | Open Subtitles | وهذا هو ل التحف الخاصة بك، القراصنة! |
Avukatım Lionel Hutz Belediye Kanunu'nun antikaların ve Fosillerin korunmasıyla ilgili olan 147C maddesine dikkatinizi çekmek istiyor. | Open Subtitles | مُحاميي، (لايونيل هايز) ييسترعى إنتباهُكَ لأمر... إلى قانون الدولة رقم "147 سي". -لـ"حماية التحف و الأحافير ". |