Aoudi bir yolunu bulup Los Angeles Polisi'nden kurtulmayı başardı. | Open Subtitles | (بطريقة ما كان يستمر (أودي) في تجنب شرطة (لوس أنجلوس |
Vurulma olayına giden aylarda Nikolas Aoudi isimli Fransız bir uyuşturucu satıcısını izliyorduk. | Open Subtitles | ، لذا ففي الأشهر السابقة لموقعة تبادل إطلاق النار كُنا نتتبع مُهرب مُخدرات فرنسي (يُدعى (نيكولاس أودي |
Malcolm, Aoudi ve koruması vardı. | Open Subtitles | كان هُناك (مالكولم) و (أودي) وحارسه الشخصي بدوا وكأنهم يُجرون صفقة |
Malcolm gerçekten rüşvet yiyorsa Aoudi'nin altın yumurtlayan tavuğu olurdu. | Open Subtitles | أعني ، إذا كان (مالكولم) فاسداً بالفعل (كان ليُمثل فرصة ذهبية لـ(أودي |
Aoudi'ye bu yüzden ödeme yapıyordum. | Open Subtitles | هذا ما كُنت أدفع المال لـ(أودي) لأحصل عليه |
Lucifer, Aoudi'nin muhbirini vurmasının mantıklı gelmediğini söylemişti, değil mi? | Open Subtitles | في ما أشار إليه (لوسيفر) بأنه أمراً غير منطقياً بالنسبة لـ (أودي) أن يُطلق النار على رجله بداخل قسم الشرطة ، أليس كذلك ؟ |
Aoudi ve adamı ölmüştü. | Open Subtitles | كان (أودي) ورجله موتى |
Nikolas Aoudi'yle buluştuğunu gördüm. | Open Subtitles | (رأيتك تُقابل (نيكولاس أودي |