arıların ortadan kaybolması, bu konuyla kesin bağlantısı vardır dedim. | Open Subtitles | مثل اختفاء النحل لقد ظننت أن لك دخل في الموضوع |
Evet, arıların kızmasını hiç istemeyiz. Sizden nefret ediyorum arılar. | Open Subtitles | نحن لا نريد إغضاب النحل أنا أكرهكم , أيها النحل |
Eğer istediğin şey balsa gideceğin yer, arıların olduğu yerdir. | Open Subtitles | إذا كنت تبحث عن العسل، عليك أن تذهب لمكان النحل |
Bilmiyorum fakat arıların yuvasında bir şansımız var. | Open Subtitles | لا أعرِف ولكن هناك أمر غريب بشأن عش الدبابير |
Gerçekten arıların daha önce öğrenilmiş kurallar ve koşulları kullanarak kendilerini yeni durumlara adapte edip edemediklerini öğrenmek istedik. Ya arılar da bizim gibi düşünebiliyorlarsa? | TED | حقاً، أردنا أن نعرف إذا كان يمكن للنحل أيضا تكييف أنفسهم إلى حالات جديدة باستخدام قواعد وظروف مستخلصة سابقا. ماذا لو أمكن للنحل التفكير مثلنا؟ |
arıların kaybolduğunu duyduğumda, Koloni Çöküş Sendromunu, bu beni harekete geçmeye zorladı. | TED | وعندما سمعت عن انقراض النحل وعن الخلل الذي يصيب مستعمراتهم تحمست لكي أبدأ بالعمل حيال ذلك |
Tüm dünyanın tahıl üretiminin üçte birinden fazlası arıların polen taşımasına bağlıdır. | TED | أكثر من ثلث الإنتاج الزراعي العالمي يعتمد على تلقيح النحل. |
Laboratuvarımda arıların kendilerini nasıl sağlıklı tuttukları konusunda çalışıyoruz. | TED | درسنا بمختبري كيف يحافظ النحل على صحته. |
Son zamanlarda, arıların bitkilerden topladıkları reçineler konusunda çalışıyoruz. | TED | كما درسنا مؤخرا الراتنجات التي يجمعها النحل من النباتات. |
Uzun lafın kısası, arıların ölmesi çiçeksiz bir tabiat ve işlemeyen bir gıda sistemini göstermektedir. | TED | وخلاصة القول هي، أن موت النحل دليل على أراض دون أزهار وعلى خلل في النظام الغذائي. |
ABD'de, aslında arıların sayısı II. Dünya Savaşından bu yana azalmakta. | TED | في الواقع، أعداد النحل في تراجع بالولايات المتحدة منذ الحرب العالمية الثانية. |
Bu yabani bitkilerin çoğu arıların yaşamlarını sürdürmek için ihtiyaç duydukları çiçekli bitkilerdi. | TED | والعديد من تلك الأعشاب هي نباتات مزهرة يحتاجها النحل للبقاء. |
Ekin üretiminde arıların polenlemesine ihtiyaç duyan yüzde 300'lük bir artış var. | TED | لقد تزايد حجم المحاصيل التي تحتاج لتلقيح النحل ب 300 بالمئة. |
300 yılında, İskenderiye'nin Pappus'u, kullanılacak en iyi şeklin altıgen olduğunu söyledi, arıların yaptığı gibi. Ama bunu kanıtlamadı. | TED | قال بابوس من الأسكندرية عام 300 إن الأحسن هو إستخدام الشكل السداسي كما يعمل النحل |
Ancak günümüzde, ticari kovanlarda dağıtılan milyonlarca kraliçe arı sadece birkaç orijinal kraliçeden üretiliyor. Bu da arıların patojenlere ve haşerelere karşı savunmasını zayıflatan genetik çeşitlilik eksikliğinden endişe duyulmasına sebep oluyor. | TED | لكن اليوم، ملايين ملكات النحل التي توزّع في الخلايا التجارية تولد من سلالة بعض الملكات الأصلية فقط، ما يثير القلق بخصوص قلة التنوع الوراثي والذي قد يضعف دفاع النحل ضد الأمراض والأوبئة. |
Burası bütün arıcıların, arıların badem ağaçlıklarına gittiğinin ertesi akşamı toplandığı yerdir. | TED | وحيث ان جميع مربي النحل يأتون بعد ليلة من نقل المناحل الى بساتين اللوز. |
arıların ve karıncaların, yiyeceklerini ve çiçeklerini bütün bir sürü olarak en etkili şekilde nasıl bulduklarını inceliyor. | TED | تبحث الآن كيف أن النمل و النحل تبحث الآن كيف أن النمل و النحل بطريقة غاية في الفعالية كخلية بأكملها. |
Seçkin erkek arıların arasındaki kraliçe arı gibi. | Open Subtitles | انها تشبة ملكة النحل بإختياراتها المميزة |
Örneğin, hijyen konusunu çalışıyoruz. Bazı arıların yuvadaki, kolonideki hasta bireyleri tespit edebildiği ve ayıkladığı, böylece koloniyi sağlıklı tutabildiği konusunu. | TED | فدرسنا مثلا نظافته، كيف تتمكن بعض النحلات من تحديد وطرد العناصر المريضة من المستعمرة، والمحافظة على صحتها. |
Bradley kırdı, ama arıların köşe oyuncusuna bayrak atıldı. | Open Subtitles | يتم إعتراض الكره ولكن الحكم يحتسب خطأ على فريق الستره |
arı yetiştirileceğini öğrendim. Size arıların ilk yirmi bir gününü 60 saniyeye sıkıştırılmış bir şekilde göstereceğim. | TED | سترون الآن أول 21 يوماً من حياة النحلة في 60 ثانية |
çünkü bal, ısıtıcı arıların yakıtı. | Open Subtitles | لإنه العسل ما يمد نحلات التسخين بالطاقة. |
Sen onları sadece bir... ölümcül saldırı için programladın... tıpkı arıların bir defa sokması gibi. | Open Subtitles | قمتَ ببرمجتها لتقوم بهجوم قاتل واحد كالنحلة التي لها إبرة واحدة |
Bir çok kişi bu kamyonlar ve arıların taşınması hakkında konuşuyormuş, ve buna kötü bakılıyormuş, ama bunu binlerce yıldır yapıyoruz. | TED | والكثير من الناس يتحدثون عن نقل الشاحنات والنحل ، وأنها سيئة ، ولكن فعلنا ذلك لآلاف السنين. |