Albay BM'nin olayı araştırmak için zamanı veya insan gücü olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | العقيد يعني أن الأمم المتحدة ليس لديها الوقت أو القدرة على التحقيق. |
Birkaç yıl sonra 1997'de... ...gizli bir şekilde kanlı elmasları araştırmak için Angola'daydım. | TED | حتى بضع سنوات في وقت لاحق، وأنها الآن في 1997، وأنا في أنغولا سرية التحقيق الماس الملطخ بالدماء. |
Yarın sabah Cleo Eller'ın cinayetini araştırmak için özel bir birimin kurulduğunu açıklayacağım. | Open Subtitles | سأعلن صباح الغد عن تشكيلة الوحدة الخاصة للتحقيق في جريمة قتل كليو إللر |
Platform, cinayet mahalli ama cinayeti araştırmak için izne ihtiyacımız var. | Open Subtitles | المنصّة تعتبر مسرح الجريمة، ولكننا بحاجة للوصول إليها للتحقيق في الجريمة |
Buna paralel olarak yaratıcılığın nasıl işlediğini ve yeniliği tetikleyen şeyi araştırmak için çok sayıda yeni araçlarımız var. | TED | بالتوازي، لدينا الكثير من الأدوات، أدوات جديدة الآن لدراسة كيف يعمل الإبداع وما هو الذي يشجع على الابتكار. |
Bir diğer heyecan verici şey de güneş ışığıyla su dezenfeksiyonu konusunu araştırmak ve bunu yapacak kapasiteyi geliştirmek. | TED | أحد الاشياء المثيرة فعلاً هي البحث عن طريقة لتطهير المياه بالطاقة الشمسية, وتطوير القدرة على القيام بذلك. |
Bu bağlamda esasen büyük bir sorun olduğunu ve şimdi bunu araştırmak ve çözmek zorunda olduklarını. | TED | بأن هناك فعلا مشكلة كبيرة متعلقة بهذا الأمر، والآن عليهم التحقيق بشأنها وإكتشاف ما حدث. |
15 yıl önce Dr. Wells ile Tess Morgan'ın geçirdiği araba kazasını araştırmak için. | Open Subtitles | التحقيق في حادث سيارة أن الدكتور ويلز كان في تيس مع مورغان قبل 15 عاما. |
Bu, öldür emri, Usta. araştırmak görevimizin bir parçası. | Open Subtitles | إنه إجراء إضافي يا معلمي التحقيق يقع ضمن صلاحيتنا |
Vicksburg'un, tek bir adama yapıIan satışın artmasını araştırmak yerine sizi ve karınızı tatil için Jamaica'ya gönderdiği doğru değil mi? | Open Subtitles | أليس صحيحاً أن شركة فيكسبرغ بدلاً من التحقيق في الأرقام المتزايدة في مبيعات قطع السلاح إلى رجل واحد.. |
Bir kaç ay önce onları araştırmak için veritabanımızı kullanmışsın. | Open Subtitles | لقد استعملت قاعدة بياناتنا للتحقيق في أمرهم قبل عدة شهور |
Başka bir ölümü araştırmak için değildi. Onu canlı haldeyken görmek istemiştim. | Open Subtitles | لم أكن هنا للتحقيق في وفاة أخرى، أردت رؤيته عندما كان حيًا. |
Ben, cinsel ve cinsiyete dayalı suçlara odaklı olarak Yezidilere yapılan zulmü araştırmak için gönderildim. | TED | أُرسلت للتحقيق في الفظائع المرتكبة في حق اليزيديين، مع التركيز على الجنس والجرائم القائمة على نوع الجنس. |
Seymour, 60'lı yıllarda CalTech'de genler ve davranışlar arasındaki ilişkileri araştırmak için meyve sineğini ilk defa model organizma olarak kullanan kişidir. | TED | سيمور هو أول من استخدم ذبابة الفاكهة في الستينات الميلادية بإعتبارها النموذج الحي في معهد كاليفورنيا للتكنلوجيا لدراسة العلاقة بين الجينات والسلوك |
Bu umudu kaybetmeyelim, çünkü dışarıda olup biteni araştırmak, içeride ne olduğunu anlamamızı sağlar. | TED | دعونا جميعاً ألا نفقد ذلك الأمل أبداً لأن البحث عن ما هو هناك بالخارج يساعدنا على أن نفهم ما يوجد هنا بالداخل. |
Bir insanın en karanlık içgüdülerinin sinsi şaşırtmacalarını araştırmak yok mu? | Open Subtitles | بدون التحقق من الخداع أو التحول إلى أقصى دوافع الرجل الشريرة؟ |
araştırmak istemediğimiz düşüncesine varma. | Open Subtitles | لا تعتقدي أننا نحن لا نريد التحري عن الأمر |
Buraya bunu araştırmak için çağırılmadan önce ne yapıyordum biliyor musunuz? | Open Subtitles | أتعلمون بماذا كنت أحقق قبل أن أتولى هذا؟ |
Kamu işleri daha da çok araştırmak için izin vermenizi diliyorum. | Open Subtitles | اطلب منك الأذن للقيام بالتحقيق في المكاتب العامة اكثر من السابق. |
İşim, paranormal güçlerin askeri savunmadaki uygulamalarını araştırmak üzerine. | Open Subtitles | مهمتي كانت أن أتحرى عن القوى الخارقة من أجل مهمات الدفاع العسكري |
Biz caddenin karşısında ölümünü araştırmak için zaman gerekli. | Open Subtitles | لقد احتجنا وقت لكى نحقق فى جريمة القتل فى البيت المقابل |
Onun adını araştırmak için beni göndermeden bu yakışıklı adamı karşılayabilirdin. | Open Subtitles | كان يمكنك مقابلة هذا الشاب الوسيم دون إرسالي للتحري من اسمه |
Hadi, yavrulardan gözümüzde şüpheli duruma düşmüş olanları alalım, sonra da hemen, bunu araştırmak için koridorun sonundaki odaya gidelim. | Open Subtitles | دعونا نلقي الشباب لدينا شكوك حول وانتقل على الفور إلى الغرفة الأخيرة للتحقق من ذلك. |
çünkü pek çok hayatı değiştirecek potansiyele sahip harika bir şeyle karşılaşmıştım ve bunu araştırmak zorundaydım. | TED | لأنني صادفت شيئاً مذهلاً بحق، والذي بإمكانه أن يغيّر حياة الكثيرين وهذا ما دفعني لدراسته. |
Uygun bir zamanda... seninle bu yeteneklerin manevi anlamını araştırmak isterim. | Open Subtitles | لاحقاً, أود أن أستكشف المعنى الروحي منهم معك |
Ödev Amerikan kır hayatını ve kültürünü araştırmak. | Open Subtitles | التكليف هو البحث وتوثيق معلومات عن تاريخ الريف الأمريكي |