Garip, çünkü arabanda ölümcül bir silaha sahip bir adam var. | Open Subtitles | إنه أمر غريب , لإن الرجل ذو السلاح المميت في سيارتك |
- Ne? arabanda sahte cinayet işleyip senden yirmi beş bin istiyorlar. | Open Subtitles | قاما بتزييف جريمة قتل في سيارتك, ثم يكلفونك بـ25 ألف لإخفاء الأمر. |
arabanda doku incelemesi yapmak için izin çıkarana kadar seni nezarete atacağım. | Open Subtitles | سأسجنك في الطابق السفلي حتى أحصل على تفويض للتحقق من ألياف سيارتك |
Bir şüpheli arabanda öldü! Bunu rapor etmeliyiz! | Open Subtitles | المشتبه به ميت بسيارتك علينا كتابة تقرير بذلك |
Muhtemelen ama bunu arabanda konuşalım. | Open Subtitles | ربّما، لكن ينبغي علينا مناقشة ذلك في سيّارتك |
Silâhla resimler hâlâ arabanda değil mi? | Open Subtitles | والآن السلاح واللوحات مازالت في سيارتك صحيح ؟ |
Sen arabanda değildin. Uçak kazasındaydın. | Open Subtitles | أنت لم تكن فى سيارتك لقد كنت فى الطائرة التى تحطمت |
Utanç verici. Sanırım arabanda kırmızı bir kutu var. | Open Subtitles | هذا محرج جداً يبدو أن هناك علبة حمراء فى سيارتك |
arabanda uyumak istemediğin sürece seni kasabaya bırakabilirim. | Open Subtitles | أنا سأعطيك جولة في المدينة، مالم تود ان تنام في سيارتك. |
Hayır, arabanda uyuyamazsın. Neden bizimle kalmıyorsun? Teşekkürler. | Open Subtitles | لا يمكنك النوم في سيارتك لماذا لا تأتي وتنظم الينا؟ |
Başlangıçta arabanda çalışırsın... Yalnız, sadece yerinde durusun. | Open Subtitles | في البدء، أنت جالس في سيارتك المزوّدة بجهاز اتصال لاسلكي بمفردك، تقوم بمهامك |
arabanda bekle. Elimden geleni yapmaya çalışayım. | Open Subtitles | إنتظر في سيارتك و سأرى ما يمكنني أن أفعله، |
arabanda bulunan iki benzin deposu gibi. | Open Subtitles | فلنتصور الأمر على أن هناك عدادي وقود في سيارتك |
arabanda iki benzin göstergesi olmasına benzetebiliriz. | Open Subtitles | نتيجة للتعارض بينهما فلنتصور الأمر على أن هناك عدادي وقود في سيارتك |
Yapma, arabanda milyonlarca kek paketi var. | Open Subtitles | اوه, كارل , ارجوك ها هو هناك ملايين من الازارات على سيارتك |
Geçen hafta arabanda oynaşırken kendini yeniden genç hissetmedin mi? | Open Subtitles | أقصد ، فعلنها في سيارتك الاسبوع الماضي تجعلك تشعر كأنك مراهق |
Senin arabanda iki kez seviştik, ve sen beni terk ettin. | Open Subtitles | نحن مارسنا الجنس في سيارتك مرتين و بعد ذلك رميتني |
Sen de burada sanki dünya umurunda değilmiş gibi arabanda tembel tembel oturuyorsun. | Open Subtitles | وها أنت ذا، تتسكع بسيارتك وكأنك لـاـ تهتم علي الـإطلاق. |
Az önce arabanda pahalı bir yakut kolye bulmuşlar. | Open Subtitles | لقد وجدوا للو قلادة ياقوتيّة باهظة الثمن في سيّارتك. |
arabanda oturdun, bazı telefon görüşmeleri yaptın, ve doğruca buraya geldin. | Open Subtitles | بقيتى فى سيارتكِ واجريتى بعض الاتصالات واتيتى الى هنا مباشرةً |
Her zaman gittiğin yerlerden uzak durmalısın. arabanda uyu. | Open Subtitles | عليك الإبتعاد عن الأماكن المعتادة, نم في السيارة |
arabanda kahve tutacağı var mı? Yoksa bacaklarının arasında mı tutacaksın? | Open Subtitles | مهلًا، هل تضعي الكوب في حامل الكوب بسيّارتك أم تبقيه بين ساقيك؟ |
Ayrıca Frank, arabanda kaç tane ruhsatsız silah var? | Open Subtitles | نعم. نعم. ، وفرانك، كم من غير مسجّل الأسلحة هَلْ في سيارتِكَ الآن؟ |
Bu ilaçlar, solüsyonlar, arabanda bulduğum alet çantası pek bir enteresan. | Open Subtitles | كلّ تلك المحاليل والعقاقير في هذه الحقيبة التي وجدتُها في سيّارتكَ |
Tuhaf kaçacak ama arabanda bir şey unutmuşum galiba. | Open Subtitles | هذا محرج قليلاً، ولكنّي أظنّ بأنّي تركتُ شيئًا في سيّارتكِ |
Bunlar, arabandaydı! Tam orada, lanet olası arabanda! | Open Subtitles | كانت هذه في سيارتكَ، كانت هناك في سيارتكَ |