| Bizimle oynaması gibi bir riski göze alamazdık. aracıyı ortadan kaldırdık. | Open Subtitles | لم نُرد المخاطرة بأن يخدعنا فقررنا متابعة الوسيط |
| Sen benim ziyaretime gelebilesin diye aracıyı bertaraf ediyordu. | Open Subtitles | تجاهل الوسيط بيننا، فقط حتى أستطيع أن أجعلك تأتي للزيارة. |
| Kusuruma bakmazsan, aracıyı kaldırmayı tercih ederim. | Open Subtitles | إذا كنت لا تمانع أنا أفضل أن أخرج الوسيط |
| aracıyı Mike dönene kadar oyalayacağız. | Open Subtitles | سيظل المفاوض يلعب كوتشينة حتى عودة مايك سليما |
| aracıyı Mike dönene kadar oyalayacağız. | Open Subtitles | سيظل المفاوض يلعب كوتشينة حتى عودة (مايك) سليما |
| Bir dahaki sefere, aracıyı aradan çıkart kendin yap, taahhüt altına gir. | Open Subtitles | في المرة القادمة , أخرج ذلك الوسيط وأفعلها بنفسك قم بأكبر إستفادة من ذلك التعهد |
| Artık aracıyı aradan çıkarma vakti gelmiş olsa gerek, değil mi? | Open Subtitles | ربما حان الوقت لنتخلص من الوسيط |
| Ya da kan vererek aracıyı aradan kaldırırız. | Open Subtitles | أو يمكننا أن نعطيه دماء و نزيل الوسيط |
| Kocanı öldüren suikastçi kimliğini açığa çıkarmasın diye aracıyı da öldürdü. | Open Subtitles | ... القاتِل الذي قتل زوجي والتي أدّت إلى مقتل الوسيط لإنّه لم يتمكّن من التّعرف عليه |
| Mücadele etmeyecekleri gerçekler yalnızca çarkları döndürmek için yağlamaya devam etmek ve para içinde yüzmek olacaktır ama aracıyı es geçmenin bir yolu varsa ve önemli haberler doğrudan herkesin kafasına yerleştirilirse, o başka. | Open Subtitles | الحقائق الوحيدة التي لن يعارضوها هي تلك التي تبقي العجلة في دوران والدولارات في تزايد. لكن ماذا لو كانت هناك طريقة لتجاوز الوسيط ووضع الأخبار الحرجة مباشرة في رأس الجميع. |
| aracıyı aradan çıkarıyorum. | Open Subtitles | أنا اتجاوز الوسيط |
| aracıyı aradan çıkartmaya çalışıyorsun. | Open Subtitles | تحاول أن تورط الوسيط هنا |
| aracıyı ortadan kaldırmak istiyor. | Open Subtitles | كما تعلم, أبعد الرجل الوسيط. |
| aracıyı aradan çıkarmak, evet. | Open Subtitles | لنتخلص من الوسيط ... عملنا هو |
| aracıyı da geç, salla gitsin. | Open Subtitles | احذف الوسيط |