| Bak ne diyeceğim, önce arka cebinden yirmi ikiliğimi çıkart. | Open Subtitles | سأخبرك ماذا، أخرج سلاحي عيار 22 من جيبك الخلفي أولا |
| Bu arada arka cebinden çıkıntı yapmış silahını görebiliyorum. | Open Subtitles | وبالمناسبة بوسعي رؤية مسدسك يبرز من جيبك الخلفي |
| Merak ettim de, bu kaset yardım derneğine gidecekken nasıl oldu da birden arka cebinden çıkarttın? | Open Subtitles | أشعر بالفضول فقط، لأن هذا الشريط كان في طريقه للتبرعات، وفجأة، سحبته من جيبك الخلفي. |
| Çünkü o tutuklandığında, arka cebinden çıkanlar arasında bir fiş vardı -- Disney World'de olduğunu gösteren tarihili bir fiş vardı. | TED | لأنه عندما ألقي القبض عليه، بين ممتلكاته في جيبه الخلفي كان هناك إيصالًا-- إيصالًا مختومًا بالوقت الذي بيَّن أنه كان في عالم ديزني. |
| Bu, arka cebinden çıktı. | Open Subtitles | هذه كانت في جيبه الخلفي |