arta kalan enerji Knowhere'in biyoloji özellikleri yüzünden harekete geçmiş olmalı. | Open Subtitles | كانت بداخل المكعب الكريبتوني سابقاً لابد وأن طاقتها المتبقية أعادت أحياء |
İşte bu yüzden, dünyada arta kalan birkaç geniş çaplı bio-çeşitliliği olan yerlerden birisiyiz ve işte bu yüzden biz karbon nötr bir ülkeyiz. | TED | و لذلك فنحن أحد البلدان القليلة المتبقية عالميا كنقطة مهمة للتنوع الحياتي، و لذلك نحن بلد محايد بالكربون. |
Halk kütüphanelerinin arta kalan son bedava kamusal alan olması dikkat çekiciydi. | TED | وكان الاعتراف بأن المكتبات العامة هي آخر ما تبقى من المساحة الحرة العامة |
O çocuk çok öncedeydi ve ondan arta kalan bu yaşlı adam. | Open Subtitles | لأن هذا الطفل ذهب منذ مدة طويله و كل ما تبقى منه الرجل العجوز أمامكم |
Sadece Isolus'tan arta kalan enerji. - Onu yok edebilirsin! | Open Subtitles | إنه ليس حقيقياً كالآخرين إنه مجرد طاقة متبقية من الآوسيلوس |
Dallas, rahim tedavisinden arta kalan ilaçları kullanan bir adamın yanında böyle şakalar yapmamalısın. | Open Subtitles | دالس) ، لا يمكنك قول تلك الدعابات مع رجل) يتناول حبوب متبقية عن إستئصال الرحم |
Bu, nebuladan arta kalan tüm tozu ve gazı güneş sisteminin dışına püskürttü. | Open Subtitles | عصف بعيداً كل الغبار والغاز "المتبقي من الـ"نيبيولا بعيداً إلى حافة النظام الشمسي |
Burada yok ettiğiniz iblislerden arta kalan enerji bunlar. | Open Subtitles | الطاقة المتبقية من مخلفات كل الشياطين الذين هزمناهم هنا |
O sırada, sadece geçidin arta kalan enerjisinin yaptığı etki zannetmiştim bunu ama biraz düşününce, bunun o çapta bir değişimi açıklamadığını fark ettim. | Open Subtitles | حينها افترضت أن هذا كان تأثير توقيع الطاقة المتبقية لكن بعد أن فكرت قليلا أدركت أن هذا لا يمكن أن يفسر هذا التباين الكبير |
Biyolojik ana sistemden arta kalan verileri çekip çıkarmak için uğraşıyorum. | Open Subtitles | أنا استخدمه لمحاولة سحب أي من البيانات المتبقية خارج من المركز البيولوجي. |
arta kalan beyin hücrelerin lazım olacak. | Open Subtitles | أنت بحاجة لغسل خلاياك الدماغية المتبقية لديك |
Ve yanımda kalacağın arta kalan zamanda ne bir şeye dokun, ne bak ne de bir şey yap. | Open Subtitles | ولا تلمس، ننظر، أو تفعل أي شيء لحظات المتبقية لديك في وجودي. |
Ve o zaman süvariler buraya gelir... ve bizden arta kalan parçaları toplarlar! | Open Subtitles | وبينما تاْتى النجده الى هنا فسيكون عليهم ان يجمعوا ما تبقى من اجسامنا من بين اسنانهم اللعينه |
Bunları spor salonundan arta kalan yığınının içinde bulduk. | Open Subtitles | لقد وجدنا هذه القمامة وراء ما تبقى من الصالة رياضية |
arta kalan ne varsa, biyolojik atık servisine yolladık ve hepsi bu. | Open Subtitles | وقمنا بإرسال ما تبقى لمنشأة المخلفات الحيوية وكان هذا كل ما في الأمر |
Halkının kılığına girmiş bu bokları öldürdüğünüz zaman içindeki Trakyalı'dan arta kalan da onlarla birlikte ölecek. | Open Subtitles | عندما تقتل آخر هؤلاء الحثالة المتمثلين برجال بلدك، ما تبقى من الثراسي بداخلك يموت معهم |
Bu kapının arkasından devasa bir piton yılanı ve kargocu çocuğun arta kalan parçaları çıkabilir diye geldim. | Open Subtitles | لقد توقعت أنه سيكون هناك شيئاً غريب خلف ذلك الباب مثل ثعبان طوله 50 قدم و ما تبقى من رجل البريد |
Hackten arta kalan bir kod. | Open Subtitles | شفرات متبقية جرّاء الإختراق |
Her neyse, reklamdan arta kalan biraz param vardı ve ben de size teşekkür etmek için küçük bir hediye alayım dedim. | Open Subtitles | على أي حال، لقد حصلت على القليل المتبقي من إعلاني وفكرت، ماذا لو أعطيت الرفاق هدية صغيرة للتعبير عن شكري؟ |