Parmağı çevreleyen dokulardaki kanlanma durumu yüksek parmağı kestiklerinde kalbi hala atıyormuş. | Open Subtitles | مستويات تشبع الدم في الانسجة المحيطة مرتفعة كان قلبه مازال ينبض عندما بتروا له اصبعه |
Kalbi hızlı atıyormuş ve ondan sonra ne olduğunu hatırlamıyormuş. | Open Subtitles | هل حدث هذا من قبل؟ انها تقول بأن قلبها ينبض بسرعة ثم |
Çok dokunaklı. Kalbi atıyormuş da. | Open Subtitles | حسناً هذا لذيذ ، قلبها ينبض |
atıyormuş gibi numara yap. | Open Subtitles | تظاهري بأنك ترمين القنبلة عليهم، اتفقنا |
"atıyormuş gibi" duymadın mı? | Open Subtitles | تظاهري بأنك ترمين القنبلة عليهم |
Suya bir şey atıyormuş. | Open Subtitles | لقد كانت ترمي شيئاً في البحيرة |
Antimadde transformatörlerinden biri, parçacık hızlandırıcıyı riske atıyormuş. | Open Subtitles | تعرض أحد محول الذرات للتغذية الخطأ من خلال انخفاض في أحد مسرعات الجسيمات |
Loski'ler, salmonelladan korktukları için yumurtalarımı çöpe atıyormuş. | Open Subtitles | عائلة (لوسكي) كانت ترمي بيضي لأنهم خائفون من السالمونيلا. |
Antimadde transformatörü... parçacık hızlandırıcıyı riske atıyormuş. | Open Subtitles | وقد تعرض أحد محولي الطاقة للتغذية الخطأ من خلال انخفاض في أحد مسرعات الجسيمات |