Cüzdanını çöpe atarken yanlışlıkla onu da attığını söylemişti. | Open Subtitles | لقد قال أنهُ قام برميها بالخطأ بينما كان يرمي نفاية من محفظته |
Parkta kendine ekmek kırıntıları atarken bulmuşlar. | Open Subtitles | عثروا عليه في المتنزه يرمي بفتات الخبز لنفسه |
Andre için ona süper insan gücü versin diye kurbanının kalbini.... ...hala atarken yer derlerdi. | Open Subtitles | يقولون ان اندرى ياكل قلب الضحية بينما مازال ينبض لينال طاقة بشرية خارقة |
Kızımın kalbi göğsümde atarken yaşayamam. | Open Subtitles | لا يمكنني العيش و قلب ابنتي ينبض في قلبي |
O bıçakları atarken orada dur. | Open Subtitles | ستقف مكانك بينما يقذف هو السكاكين |
Tabii, tabii. Bizim yaşlı kaçık yumurta atarken ve camları pisletirken yakalanmış. Ailesi yakalamış. | Open Subtitles | جيريكو) الكبير، أمسكوه وهو يقذف البيض) ويضع الصابون على النوافذ، اأبويه عاقباه |
Seni cesedi atarken gördü. | Open Subtitles | لقد رآكَ تتخلَّص منَ الجُثَة |
Bu arada istiridye kabuklarını atarken çamurda kırmızı güllerini buldum. | Open Subtitles | بالمناسبة، وجدت أزهارك الحمراء في الوحل عندما رميت صدف المحار |
Roman'ı, o kızı camdan dışarı atarken gören bir tanığımız var. | Open Subtitles | كان لدينا شاهد رأى رومان وهو يرمي بها من النافذة |
Çünkü dün aptalları çöpe atarken gördüğüm çocuğu pek sevmedim. | Open Subtitles | لأن الفتى الذي رأيته يرمي الحمقى في سلة المهلات بالأمس لم اعجب به كثيرا |
Bir karayolu geçidinden arkadaşlarıyla tuğla atarken yakalanmış ki o tuğlalardan biri de arabanın tekine çarpıp bir sürücüyü öldürmüş. | Open Subtitles | قُبض عليه وهو يرمي الطوب من أعلى كوبري الطريق السريع مع أصدقائه وتسببت طوبة فى قتل سائق |
Ama şu an bir yerlerde bir baba ve kızının ölümüne 24 saatten az var ve ben o herif cesetleri atarken uçakta olmayı reddediyorum. | Open Subtitles | حالياً، لديّ أقل من 24 ساعة قبل أن نجد أباً وابنة ميتين في مكان ما في المدينة وأرفض أن أكون على متن طائرة فيما يرمي الوغد جثتيهما |
Biri onu kemanı atarken gördüyse cinayetle ilişkilendirebiliriz. | Open Subtitles | لابدّ أنّ شخصاً ما رآه يرمي الكمان، -ويمكننا ربطه بجريمة القتل حينها -لكِ ذلك |
Öleceğini bildiğin anda bile kalbin küt küt atarken, bilmiyormuş gibi davran, tamam mı? | Open Subtitles | عندما ترى قلبك ينبض حاول أن تجعل نفسك متفاجئاً |
Bu şey benim göğsümde atarken hissettiğim kadar iyi bilemezsin. | Open Subtitles | ليس بالقدر ذاته عندما كان هذا ينبض داخل صدري |
Güçlü bir his, değil mi senin kalbin atarken, onunkinin artık atmaması? | Open Subtitles | إنه شعور هائل اليس كذلك؟ قلبك ما زال ينبض بينما قلبها لا يستطيع |
Kalbin başka birisi için atarken normal olarak kendini korumuş bir kalbe umut vermeyi kırıcı buluyor musun? | Open Subtitles | اتعتبره اهانة رفع امالك لقلب محروس بشدة حينما ينبض قلبك في صدر شخص اخر ؟ |
Angel'ı kızı aşağı atarken görmüşler ve sonrasında mayhem'e doğru kaçmış. | Open Subtitles | لقد رأوا (انجيل) يقذف بـِ (كييشا)، وذلك حوّل الموقف من مشادات كلامية إلى أذى متعمد |
Kurt golleri atarken bunun farkına vardım. | Open Subtitles | ( أستنتجت هذا عندما شاهدت ( كيرت يقذف تلك الأهداف |
Bir anlaşma umuduyla FBI'a gitti, seni Brice Tibbets'in cesedini atarken gördüğünü söyledi. | Open Subtitles | لِذا يذهبُ إلى (الإف بي أي) آملاً الحصول على صفقةٍ ما و يقولُ أنهُ رآكَ تتخلَّص من جُثة (برايس تيبيتز) |
Bu arada istiridye kabuklarını atarken çamurda kırmızı güllerini buldum. | Open Subtitles | بالمناسبة، عثرت على ورودك الحمر في الوحل عندما رميت أصداف المحار |