Atlantik Okyanusu'nu bir buçuk günde geçiyor. | TED | إنها تستغرق يوما ونصف فقط لتقطع المحيط الأطلسي. |
Bu onun rotası olacaktı: Kuzey Atlantik Okyanusu'nun açıklarında 3.800 km'den fazla. | TED | هذا هو خط سيرها: أكثر من 3600 ميل عبر المحيط الأطلسي الشمالي المفتوح. |
Atlantik Okyanusu'na dağıldı. | Open Subtitles | أمطر حطام الطائرة على ما يبدو لعدة أميال على المحيط الأطلسي |
Yüzlerce kilometrelik bir alana Atlantik Okyanusu dedik. | Open Subtitles | تبعد مئات الأميال من منطقة نسميها الآن المحيط الأطلسي |
Borneo'dan çıktıktan sonra Avrupa'yı ve Atlantik Okyanusu'nu geçip Amerika'ya döneceksiniz. | Open Subtitles | ستعبروا اوروبا عبر المحيط الأطلسي إلى الولايات المتّحدة |
Aşkımla ilgili haber Atlantik Okyanusu'nu aştı! | Open Subtitles | أنباء اندفاعي العاظفيي عبرت المحيط الأطلسي |
Bu yolu Atlantik Okyanusu'na kadar üç defa yürüdüm. | Open Subtitles | لقد مشيت كامينو إلى المحيط الأطلسي ثلاث مرات |
Atlantik Okyanusu üzerinden bir uçuş gerçekleştirdik. Yakıtımız çok az düzeyde. | Open Subtitles | كان لدينا رحلة عبر المحيط الأطلسي الوقود ينفذ منا |
Atlantik Okyanusu karenin solunda, üzerindeki buz o kadar kalın ki okyanus üzerinde yürüyebilirsiniz. | Open Subtitles | المحيط الأطلسي على الجانب الأيسر من الإطار، مغطى بالجبال الجليدية السميكة جدا، |
- 1920'lerde Atlantik Okyanusu boyunca tek başıma uçuş yaptığımdan sonraki en büyük başarım bu oldu. | Open Subtitles | يا رجل, هذا إنجازي الأكبر منذ رحلتي الفردية عبر المحيط الأطلسي في عام 1920 |
2 ay sonra beni Atlantik Okyanusu'nun ortasında buldular. | Open Subtitles | وبعد ذلك بشهرين، أنها وجدت لي في منتصف من المحيط الأطلسي. |
O adam olmasaydı bu gemi büyük ihtimalle hala Atlantik Okyanusu'nun dibindeydi. | Open Subtitles | بدون هذا الرجل، لظلّت هذه السفينة راقدة في قاع المحيط الأطلسي. |
Ama Boston'ın tavan aralarından kablo çekmekten başlayarak, Atlantik Okyanusu'nun dibine binlerce mil kablo döşemek kolay bir iş değil. | TED | ولكن الإنتقال من قذف بعض الأسلاك عبر الأسطح في بوستن إلى زرع الألف الأميل من الكيابل عبر قاع المحيط الأطلسي ليس بالأمر السهل. |
Üniversite öğrencisiyken bilim insanlarından oluşan bir ekiple çok güçlü lazerler yardımıyla mikroskopik algleri ölçmek için Atlantik Okyanusu'nu keşfe çıktım. | TED | عندما كنت طالبةً في الجامعة. ذهبت في بعثة عبر المحيط الأطلسي مع فريق من العلماء الذين كانوا يستعملون أجهزة ليزر ذات قوة عالية لقياس الطحالب ذات الحجم الميكروسكوبي. |
İslam, Orta Doğu ve Atlantik Okyanusu, Güney Avrupa ve Endonezya'ya kadar Asya'nın içlerine doğru yayılmış. | TED | الإسلام هو دين الأغلبية على طول الطريق من المحيط الأطلسي مروراً عبر منطقة الشرق الأوسط، جنوب أوروبا وعبر آسيا إلى أن نصل إلى إندونيسيا. |
Kendi başına açılmayı planlamıştı Atlantik Okyanusu boyunca... Motorsuz, yelkensiz... Hiçbir kadının ve Amerikalının daha önce yapmadığı bir şeydi. | TED | خطتها هي أن تجذف لوحدها عبر المحيط الأطلسي. بدون محرك، بدون شراع -- لم تقم امرأة ولا أمريكي بشيء كهذا قط. |
Hudson Nehri'nin aşağı doğru olan görüntüsü. Sol tarafında Manhattan ve sağ tarafında Atlantik Okyanusu'na doğru bakan New Jersey. | TED | هذا المنظر بالإطلالة على نهر هيدسون، ومنهاتن على الجهه اليسرى، ونيوجيرسي على الجهه اليمنى. بالنظر إلى إتجاه المحيط الأطلسي. |
Bu sayı tüm Atlantik Okyanusu'ndakinden bile fazladır. | Open Subtitles | أكثر مما يتواجد في المحيط "الأطلسي" بأكمله. |
Senin gibi hem politik nüfuzu hem de Atlantik Okyanusu'nun denizcileriyle tanışıklığı olan biri... | Open Subtitles | رجل من مقامك، بتأثير سياسي، صديق لبارونات سفن المحيط الأطلسي... |
Atlantik Okyanusu'nun yanında koşuyorum. | Open Subtitles | ...اشعر بالبهجة... وانا اركض على المحيط الأطلسي |