| Fakat, kızları taşıyan kamyondan atlayarak, kaçmayı başardı. | TED | ولكنها تمكنت من الفرار، عن طريق القفز من عربة النقل التي كانت تحمل الفتيات. |
| Şarkı söylebilirim, dans edebilirim ve patlamalardan rahatlıkla atlayarak kurtulabilirim. | Open Subtitles | أنا أستطيع الغناء، أنا أستطيع رقص وأنا أستطيع القفز البعيدة للإنفجارات. |
| Bu su tankının üzerinden atlayarak yer çekimine karşı geleceğim. | Open Subtitles | سأتحدى كلاً من الطبيعة والجاذبية بالقفز على خزّان الماء هذا، |
| Acil servisten gönderdiler, bir binanın tepesinden atlayarak intihara teşebbüs etmiş. | Open Subtitles | جاء هذا الرجل من غرفة الطوارئ حاول الانتحار بالقفز من مبنى |
| Yüzü çıtaya doğru atlayarak, geleneksel binme yöntemiyle her bacağı geçirmek yerine, sırtı çıtaya doğru atladı. | TED | بدلاً من أن يقفز ووجهه مواجه للحاجز، ورفع كل ساق باستعمال أسلوب الرافعة التقليدي، فإنه قفز وظهره مواجه للحاجز |
| Dinle,Seni böyle korkuttuğum için üzgünüm, ağaçtan atlayarak, | Open Subtitles | أسمع.. أنا أسف على إخافتك هناك عندما قفزت من الشجرة |
| Bazı şeylerin yalnızca hiç düşünmeden atlayarak keşfedebileceğine inanıyorum. | Open Subtitles | أؤمن أن بعض الأمور يتم اكتشافها فحسب إن قمت بقفزات معينة |
| atlayarak. | Open Subtitles | آطمر |
| Bir Army C141'den atlayarak sert toprağa ineceksiniz. | Open Subtitles | تمكن اى حمار من القفز من خارج الجيش سى 141 والهبوط على الارض الصلبة |
| Onlar için atlayarak Ölmek en iyi çözümdü. | Open Subtitles | لتعرف أنّ القفز سيكون أفضل طريقة للخلاص؟ |
| Ama ateş yayıldı. Durduramadım. Canımı, pencereden atlayarak kurtardım. | Open Subtitles | لكن النار انتشرت، فلم أستطع إخمادها أنا الناجية الوحيّدة من خلال القفز عبر النافذة |
| Apeler gibi daldan dala atlayarak asılı duramazlar. | Open Subtitles | عادة لا يقدرون على القفز من فرع لآخر مثل القرود |
| O gün kamyondan atlayarak kaçan 57 kızdan birisi oydu. | TED | وكانت من بين 57 فتاة قامت بالقفز من عربات النقل في ذلك اليوم. |
| Golden Gate Köprüsünden atlayarak kendilerini öldürmeye kalkan herkesle görüşmeye giderek bu çalışmayı yapmış. | Open Subtitles | خرج و عمل هذه الدّراسة حيث قابلت الجميع ممن حاولوا الإنتحار بالقفز خارج جسر جولدن جيت |
| Bugün 48 yaşında bir adam binadan atlayarak intihar etti. | Open Subtitles | .. لقد قام رجل عمره 48 اليوم بالأنتحار .. بالقفز من على سطح مبنى عمله |
| On beş yıl önce şu araba galerisi yanındaki uzun merdivenden atlayarak ya da itilerek öldü. | Open Subtitles | قبل 15 عاماً كان قد قفز أو دفع حتى الموت اسفل تلك الدرجات العالية قرب كراج السيارات |
| Köprü yıkıldığı ve havaalanını köprünün diğer tarafında olduğu için birkaç vatandaş arabalarıyla köprüden atlayarak geçmeye çalışıyorlar. | Open Subtitles | بإختفاء الجسر والمطار من الجهة الأخرى للجسر عدد من المواطنون يحاولون قفز الثغرة بسياراتهم |
| Veterinerde kucağımdan atlayarak parkın yolunu tuttu. | Open Subtitles | لقد قفز من ذراعي في محل الطبيب البيطري وهرب للحديقة |
| Evden korkup camdan atlayarak kaçtığını düşünüyorlar. | Open Subtitles | يعتقدانأنهاخائفةمنالمنزل، وأنها قفزت من النافذة للهروب. |
| Ön inceleme raporuna göre yatak odasının balkonundan atlayarak intihar etmiş. | Open Subtitles | يُشير التقرير الأولي أنها قد قفزت من شرفة غرفة نومها |
| Sonuç olarak...bu binadan atlayarak intihar etti. | Open Subtitles | وبالتالى قفزت من هذا المبنى وانتحرت |
| Bazı şeylerin yalnızca hiç düşünmeden atlayarak keşfedebileceğine inanıyorum. | Open Subtitles | أؤمن أن بعض الأمور يتم اكتشافها فحسب إن قمت بقفزات معينة |
| atlayarak. | Open Subtitles | آطمر |
| Girişler gayet iyi korunuyor. - Adamlar yan çatılardan atlayarak girmiş. | Open Subtitles | المداخل كانت مؤمَنة، لقد قفزوا من أسطح المنازل المجاورة |