Kimse aurasını okuyarak bir sonraki saldırısını tahmin edemez. | Open Subtitles | لا يمكن لأحد توقّع هجومه المقبل بمطالعة هالة طاقته. |
aurasını elinde topladı. İnanılmaz bir potansiyeli var. | Open Subtitles | ،ركّز هالة طاقته في يده" "إنّ لديه طاقة كامنة مهولة |
İkisinin arasında kalıp tampon görevi görerek aurasını hem savunma hem de saldırı için dengeliyordu. | Open Subtitles | "إذ كان بينهما ولعب دوريّ وسادة امتصاص الصدمة وركيزة الثبات" "حيث وازن هالة طاقته بين الهجوم والدّفاع" |
Onun- - Bilemiyorum, enerjisini, aurasını, her neyse. | Open Subtitles | لا أدري ، أهي طاقتها أو هالتها أياً كان |
İki canlının Hades'in engellerinden geçebilmesi için aurasını genişletebilirim. | Open Subtitles | {\pos(190,210)}سأمدّد هالتها إنْ جاز التعبير بحيث يمكن لشخصَين حيَّين دخول حواجز (هاديس) |
Peki Yeraltı Dünyası'nın Tanrısı'yla yüzleşebilmemiz için bize aurasını ödünç verecek yardımsever bir ölüyü nasıl bulacağız? | Open Subtitles | حسناً، كيف نحصل على شخص ميت مفيد نستعير هالته لمواجهة إله العالَم السفليّ بنفسه؟ |
Gon, topu tutmak için aurasını ellerinde topladı. | Open Subtitles | "جون) ركّز هالة طاقته) على يديه للإمساك بالكرة" |
Pouf'un Ruhani Mesajı rakibinin etrafını pullarla sararak aurasını donuklaştırarak ruh halinin anlaşılmasını sağlıyordu. | Open Subtitles | "رسالة (بوف) الروحانيّة..." "تحيط الخصم بقشور جناح، وتجعل هالة طاقته بليدة" "بما يسمح لـ (بوف) بتحسس حالة خصمه العقليّة" |
Hisoka, aurasını elastik bir madde kıvamına getirebiliyordu. Bu, Dönüştürücü becerisinin eseridir. | Open Subtitles | غيّر "هيسوكا" هالته لتغدو مطّاطيّة، وهذه هي قدرة "التحوُّل". |
aurasını görebiliyorum. | Open Subtitles | بوسعي أن أرى هالته |
aurasını kontrol etmek için. | Open Subtitles | -أنت تعرف، لأتحقق من هالته . |