İlişkiye hayır diyemediğimi biliyor ve bunu kendi avantajına kullanıyor. | Open Subtitles | انها تعلم انه لايمكنني قول لا للحب وقد استغلت ذلك لصالحها |
Kendi avantajına kullandığı bir etken. | Open Subtitles | حقيقةٌ أستخدمَتها هي لصالحها |
Böyle dışsal bir biçimde, sağlığı çerçevelemenin büyük avantajına işaret etmek istiyorum. | TED | وأريد نوعاً ما أن أشير إلى ميزة كبيرة لصياغة مفهوم الصحة بهذه الطريقة الخارجية . |
Dünyadaki genel müdürlerin yaklaşık yüzde 80'i sürdürülebilirliği inovasyonda artış ve endüstrilerinde rekabet avantajına erişmenin kaynağı olarak görüyor. | TED | يرى حوالي 80% من الرؤساء التنفيذيين العالميين أن الاستدامة أصل النمو في مجال الابتكار وتؤدي إلى ميزة تنافسية في صناعاتهم. |