Yemen'de gelişen savaşı araştırdıkça Avlaki adı her yerde karşıma çıkıyordu. | Open Subtitles | مع تحقيقي في الحرب الآخذة بالاتساع في اليمن، بدا أن اسم (العولقي) في كل مكان. |
Holder'a göre Avlaki açık bir tehdit oluşturmakta. | Open Subtitles | (العولقي)، يقول (هولدر)، أنه خطر واضح وحقيقي. |
O oldukça tehlikeli biri. Birleşik Devletlerin Avlaki hususunda bir tercihi var mı? | Open Subtitles | إنه رجل خطير للغاية، هل لدى الولايات المتحدة أولوية بخصوص (العولقي)، قتله، القبض عليه، أو محاكمته؟ |
Avlaki bir şeyle suçlanmadan ölüm cezasına çarptırılmıştı. | Open Subtitles | (العولقي) حُكِم عليه بالموت دون حتى أن توجه له تهمة. |
Avlaki'nin babası Anayasal Haklar Merkezi ve Amerikan Sivil Özgürlükler Sendikası'nın yardımıyla dava açtı. | Open Subtitles | والد (العولقي) رفع دعوى قضائية بمساعدة مركز حقوق دستورية واتحاد الحقوق المدنية الأمريكي. |
PHIL GIRALDI CIA KARİYER GÖREVLİSİ Avlaki'nin konuşmalarının yurdumuzda terörü teşvik ettiğine dair tartışma oldu. | Open Subtitles | قالوا أن خطب (العولقي) كانت تلهم الأرهابيين في الداخل. |
Avlaki'nin önceden yaptığı terörü lanetleyen konuşmalar ile yeni Bin Ladin imajını bağdaştırmak güçtü. | Open Subtitles | وخطب (العولقي) السابقة، التي يدين فيها الإرهاب. |
Bu videonun çekilmesinden on yıl sonra Avlaki bir numaralı halk düşmanı haline... gelmiş, adı ölüm listesinde ilk sıraya yerleşmişti. | Open Subtitles | بعد عقد من تصوير هذا المقطع، أصبح (العولقي) العدو الأول. واسمه يتصدّر قائمة القتل. |
Fakat Avlaki'nin hikayesinin peşimi bırakmamasının başka bir nedeni daha vardı. | Open Subtitles | لكن كان هناك سبب آخر جعل قصة (العولقي) تلازمني. |
Avlaki önceden lanetlediği kimliği kabullenmişe benziyordu: | Open Subtitles | بدا وكأن (العولقي) قد تبنّى ذات الشخصية التي عارضها ذات مرة. |
Avlaki hem yurt içinde hem de dışında terörle mücadeleden derin etkilenmişti. | Open Subtitles | تأثر (العولقي) كثيرًا بالحرب على الإرهاب، في الخارج وفي الديار. |
Avlaki kısa süre sonra camiden istifa etti ve ülkeyi terk etti. | Open Subtitles | استقال (العولقي) من المسجد بعدها بوقت قصير، وغادر البلاد. |
Avlaki genişleyen savaşları İslam'a karşı küresel çapta bir saldırının parçası olarak görmeye başladı ve artan öfkesi vaazlarına yansıyordu. | Open Subtitles | (العولقي) بدأ يرى الحرب الآخذة في الاتساع على أنها جزء من الحرب العالمية ضد الإسلام. وأظهرت خطبه غضبًا متصاعدًا. |
11 Eylül'den sonra Avlaki takibe alındı, havaalanlarında göz altına alındı, tekrar tekrar FBI tarafından sorgulandı. | Open Subtitles | بعد الـ11\9 تم وضع (العولقي) تحت المراقبة، أُوقِف في المطارات، وحققت معه المباحث الفيدرالية أكثر من مرة. |
Sonunda salıverildiğinde Avlaki farklı bir adamdı. | Open Subtitles | عندما أُطلِق سراحه أخيرًا، كان (العولقي) رجلا مختلفا. |
Aynada bir birlerinin garip bir biçimde çarpıtılmış yansıması gibiydiler. Amerika'nın savaşları ve Avlaki'nin sözleri. | Open Subtitles | يبدو وكأنهما انعكاس مرآة، مع تغيير طفيف، حروب أمريكا، وكلمات (العولقي). |
Avlaki'nin ılımlılığın sesi olmaktan, intikam timsaline dönüşme yolculuğu soruşturduğum daha büyük bir olayın tam kalbinde yer alıyordu. | Open Subtitles | رحلة (العولقي) من صوت الاعتدال إلى الباحث عن الانتقام، هي صميم القصة الأكبر التي كنت أحقق فيها. |
Eğer, eğer stratejik anlamda çok tehlikelilerse Yemen'deki Enver El - Avlaki gibi o zaman geleceğinde kesinlikle bir füze vardır. | Open Subtitles | إن كانوا خطرين من الناحية الاستراتيجية، كـ(أنور العولقي) من اليمن، بالتأكيد ضع صاروخًا في مستقبله. |
Avlaki hakkında okuyabildiğim her şeyi okudum. | Open Subtitles | قرأت كل ما أستطيع عن (العولقي)، |
Kısa süreliğine Avlaki, gazeteciler için saldırıların ardından... | Open Subtitles | لوقت قصير، بدا (العولقي) الإمام المنشود |